Dün yönetime el koyan Mısır ordusu parlamentoyu feshetti, anayasayı da askıya aldı. Mısır ordusu, önceki gün de “seçilmiş bir sivil iktidara doğru barışçı geçiş sözü verdi”.
...yeni yönetim oluşturulana kadar hükümetten görevde kalmasını isteyerek “bölgesel ve uluslararası bütün anlaşmalara sadık olduğunu” açıkladı.
Otuz yıldır Mısır halkına kan kusturan Mübarek ordusu nasıl oldu da birden değişiverdi?
Bunun nedenini Washington Post, Hüsnü Mübarek’in son 48 saatini Amerikalı yetkililerin ağzından yazdı. “CIA ve Pentagon yetkilileri ile Mısır ordusunun Mübarek’i onurlu bir şekilde iktidardan uzaklaştırma planı Çarşamba günü netleşti. Buna göre Mübarek ya istifa edecek ya da başkanlığı devredecekti. CIA başkanı Panetta Perşembe günü Senato’da Mısır hakkında yaptığı konuşmada bu bilgiye dayanarak Mübarek’in istifa edebileceğini açıkladı. Ardından Obama da ‘Mısır’da tarihi bir değişikliğe tanıklık ediyoruz’ dedi. Kendi hazırladığı konuşmayla yetkilerinin bir kısmını devreden ve istifadan hiç bahsetmeyen Mübarek, sonunu hazırlamış oldu. Obama hemen kurmaylarını topladı. Önce Mübarek’in konuşmasına karşılık olarak yapılacak basın açıklaması hazırlandı. Ardından Mısır ordusu Mübarek’in Perşembe gecesi yaptığı konuşmadan bir saat sonra ültimatom vererek ‘gönüllü istifa et yoksa seni zorla göndeririz’ dedi. Ordu, Cuma öğle saatlerinde Mübarek’i iki saat içinde Şarm el Şeyh’e gönderdi.”
***
Peki, bu değişimin daha temel nedenleri var mı?
Tüm yaşamı Türkiye’deki siyaset ve siyasetçi üzerinden değerlendirerek propaganda yapanlar için olmayabilir, benim için var, 1994 yılında yazmışım ve tekraren “Müslümanlar için daha iyi olacak” başlığı ile anımsatmışım... “Yeni Dünya Düzeni ve Ortadoğu”yu tahlil ettiğim yazının bir bölümü şöyle:
“Eski Dünya Düzeni’nin dönüştüğünü nelerden anlıyoruz? Savunma sanayinin gittikçe azalan harcamalarından, yeryüzü sermayesinin mafyalarını artık beslemek istemediği için tepelemesinden...
Eskisi gibi kol gücünü sömürmeyen ve yeni üretim teknikleri nedeniyle kârı azalan uluslararası kapitalist sistem, ordulara ve mafyalara para vererek yeryüzüne jandarmalık yapmaktan vazgeçip, farklı yöntemler geliştiriyor. Bu çok yüksek teknolojili ürünleri değerlendirecek, yeryüzündeki mal ve hizmet dolaşımını sorunsuz gerçekleştirecek yeni anlayışı ‘piyasa ekonomisi, demokrasi ve insan hakları’nın tavizsiz uygulamasında görüyorlar.
Ancak, Yeni Dünya Düzeni’ne uymada Ortadoğu’nun büyük sorunları var. Yeni Dünya Düzeni kendine havzalar kurup durmakta. Avrupa Birliği bir havza, Amerika, Kanada ve Meksika bir havza, Pasifik Okyanusu etrafındaki ülkeler bir havza... Ancak, bir tek Ortadoğu’da böyle bir havza oluşumunda güçlük var. Dünya sistemi bugüne kadar Ortadoğu’yu geliştirmek için uluslararası politikadan medet umdu. Ama o politikalar bölgenin dönüştürülmesinde zamanı gerektiği gibi hızlandıramadı.
Bölge halkları kendi rejimlerinin tutsağı olmaktan kurtulamadı. Iraklılar Saddam’ın, Afganlılar Taliban’ın elinde tutsak. Iraklılar, çok mutlu ve özgür yaşayabilecekken, Saddam’ın patolojik rüyalarının kurbanları olarak yaşamlarını heba ediyorlar.
Amerika’daki terör saldırısı dünyanın yürüyüşünü durdurmaya çalışan gerici bir hamleydi. Bundan medet uman ‘tutucular koalisyonu’ da resmi yanlış okuyup ortalıklara dökülüverdi. Zenginlik ve özgürlük yerine araya sürekli ‘güvenliği’, dolayısıyla silah sektörünü ve ölümü sokuşturmaya uğraşıyorlar.
Ama bugüne kadar yerli yerine oturmayan Yeni Dünya Düzeni, bölgede bundan sonra belli ki fiili bir hamleyle oluşacak. ABD, dünyanın gidişatına ayak uyduramayan, kendi halklarını sömürerek yaşama direnen bölgenin gerici ve tutucu rejimlerini bu yeni rüzgâr ile temizleyecek.
Askeri nitelikli, yeni gelişimlere direnen, kendi halkının özgürleşmesini ve zenginleşmesini kendisi için tehdit sayan rejimler domino taşları gibi yuvarlanacak. Müslümanlık bugüne kadar yeterince zenginlik üretemedi. Teknolojik atılım yapmakta yetersiz kaldı. Üstelik bunların analizlerini yapıp, derin bir özeleştiriye girmek yerine kendisi dışında suçlular buldu.
Yeni Dünya Düzeni’nin külfeti, belki de bu nedenlerden dolayı, en çok Müslüman âleminin üzerine çullandı.
Şimdi ortaya çıkan tablo, dinlerarası bir çatışma değil, bilgi çağına ulaşanlar ile ulaşamayanlar arasındaki bir gerginlikten ibaret. Üstelik aynı ülkenin içinde de aynı dinden, aynı kültürden insanların sırf bu nedenle kutuplaştıklarını görüyoruz. Bir kısmı ileriye hamle yaparken, diğerleri fakirleşerek geriye düşüyor. Amerika, kendi rejimlerinin tutsağı olan toplumların, piyasa ekonomisi, insan hakları ve demokrasi istikametinde, sürekli zenginlik ve özgürlük üretecek bir sisteme kavuşmasına fiilen yardımcı olacak.
Yeni çağ, zorlu bir dönemeç ertesinde, asıl şimdi yerli yerine oturacak. Özellikle Müslüman âleminin çoğunlukta olduğu Ortadoğu ve çevresinde...”
***
Zamanın ruhu, tarihin temposu hükmünü ağır ağır icra ediyor... Uluslararası sistemi okumak zorunda kalan Mısır ordusu bunun pratik sonucu...
Balyozcular da “dünyadaki değişimi” okuyabilseler, bugün bu durumda olmazlardı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder