14 Şubat 2011 Pazartesi
Dipnot TV dün arka arkaya iki özel habere imza attı... Biri Taraf'ın meşhur muhabiri Mehmet Baransu ile yapılan bir söyleşi...
Balyoz tutuklamalarına ilişkin görüşü sorulmuş Şeyh ül Muharririn'e...
O da, 'Ben bu tutuklamaları tahmin etmiştim'' demiş... Tahmin etmesine şaşırana şaşırmak gerek...
Fakat asıl haber finalde... Baransu, Dipnot TV muhabirine, 'Yakın zamanda İlker Başbuğ irtica ile mücadele eylem planı sebebiyle, Yaşar Büyükanıt'ta e- muhtıra dolasıyla tutuklanacaklar' demiş... Gazetecilik budur işte... Gece yatıyorsun... Sabah kalkıyorsun... 'Üç vakte kadar şunlar olacak...'' Burhan Felek'in unvanı keser mi bilmem ama bu çocuk çok istidatlı...
Gelelim işin ciddi yönüne... Dipnot TV, Pınar Rodrik'e de sormuş mahkemenin kararını... Bakın ne diyor Pınar Hanım:
(...)Gölcük'ten '10 çuval dolusu Balyoz belgesi' ya da 'Balyoz belgelerinin imzalı asilleri' çıktı deniyor. Kesinlikle doğru değil. Elimizde hem el koyma tutanağı hem de emniyetin hazırladığı tespit tutanakları var. Gölcük'ten çıkanlar yine dijital belgeler. Üstelik Gölcük'ten çıkan ve 2002-2003'te hazırlandığı iddia edilen bu dijital belgelerin sonradan üretildiğine dair bariz kanıtlar var. En basitinden, 2003'te hazırlanmış gibi görünen bir belgede bir personel TCG Alanya gemisinde çalışıyor olarak listelenmis. Oysa 2003'te Türk Donanması'nda böyle bir gemi mevcut değil... Kaldı ki, Baransu'nun bavulundan çıkan 11 no'lu CD'deki tüm tarih tutarsızlıkları Gölcük'ten çıkan 1 no'lu CD'de de aynen var, çünkü 1 no'lu CD, 11 no'lu CD'nin hemen hemen aynısı. Yani Gölcük'ten çıkan CD'de de güya 2003'te hazırlanmış belgede Yeni Recordati ilaç firması var, Medical Park Sultangazi Hastanesi var (ki bu şirketlerin bu isimleri 2008 ve 2009'da aldıklarını biliyoruz).
Geçen sene başlayan tutuklama süreciyle şu anki (hukuksuz) tutuklamalar arasındaki fark şu: Şimdi her şey göz göre göre yapılıyor. Geçtiğimiz sene belgeleri erişim kısıtı olduğu için müthiş bir dezenformasyon kampanyasıyla bir kamuoyu oluşturulmuştu. Bavuldan 5000 sayfa darbe belgesinin çıkmadığı, bütün suç unsurlarının 11 no'lu CD'de kayıtlı olduğu ancak iddianame ortaya çıkınca ortaya çıktı. Şimdi ise, yine kimi medyanın dezenformasyon üretme (10 çuval darbe belgesi! 43 klasör belge! Balyoz belgelerinin imzalı orijinalleri!) çabasına rağmen, bütün belgeler ve bilgiler ortada. O yüzden, bu seferki tutuklamalar bilgi sahibi olabilecek herkesin gözünün içine baka baka, korkutucu bir cüretle yapılıyor.(...)
Şemdinli'deki kitabevinin bombalanmasından bu yana, Hrant Dink cinayeti, Danıştay baskını, Ergenekon dalgaları ve Balyoz davası ile devam eden bu süreçte artık bir konuda inancım tam. Tüm bu olaylar birbiriyle ilintili... Birileri bu süreçleri yıllar içinde planladı... Hazırlanan eşik bekçileri yerlerini alınca da plan yurtdışından destekli olarak devreye sokuldu. Siyaset kurumu olan biteni, işine de geldiğinden, sadece izlemekle yetiniyor... Ama bu süreci kontrol ve koordine eden yapı tam anlamıyla bir işgal planının taşeronluğunu yapıyor.
Balyoz tutuklamalarına ilişkin görüşü sorulmuş Şeyh ül Muharririn'e...
O da, 'Ben bu tutuklamaları tahmin etmiştim'' demiş... Tahmin etmesine şaşırana şaşırmak gerek...
Fakat asıl haber finalde... Baransu, Dipnot TV muhabirine, 'Yakın zamanda İlker Başbuğ irtica ile mücadele eylem planı sebebiyle, Yaşar Büyükanıt'ta e- muhtıra dolasıyla tutuklanacaklar' demiş... Gazetecilik budur işte... Gece yatıyorsun... Sabah kalkıyorsun... 'Üç vakte kadar şunlar olacak...'' Burhan Felek'in unvanı keser mi bilmem ama bu çocuk çok istidatlı...
Gelelim işin ciddi yönüne... Dipnot TV, Pınar Rodrik'e de sormuş mahkemenin kararını... Bakın ne diyor Pınar Hanım:
(...)Gölcük'ten '10 çuval dolusu Balyoz belgesi' ya da 'Balyoz belgelerinin imzalı asilleri' çıktı deniyor. Kesinlikle doğru değil. Elimizde hem el koyma tutanağı hem de emniyetin hazırladığı tespit tutanakları var. Gölcük'ten çıkanlar yine dijital belgeler. Üstelik Gölcük'ten çıkan ve 2002-2003'te hazırlandığı iddia edilen bu dijital belgelerin sonradan üretildiğine dair bariz kanıtlar var. En basitinden, 2003'te hazırlanmış gibi görünen bir belgede bir personel TCG Alanya gemisinde çalışıyor olarak listelenmis. Oysa 2003'te Türk Donanması'nda böyle bir gemi mevcut değil... Kaldı ki, Baransu'nun bavulundan çıkan 11 no'lu CD'deki tüm tarih tutarsızlıkları Gölcük'ten çıkan 1 no'lu CD'de de aynen var, çünkü 1 no'lu CD, 11 no'lu CD'nin hemen hemen aynısı. Yani Gölcük'ten çıkan CD'de de güya 2003'te hazırlanmış belgede Yeni Recordati ilaç firması var, Medical Park Sultangazi Hastanesi var (ki bu şirketlerin bu isimleri 2008 ve 2009'da aldıklarını biliyoruz).
Geçen sene başlayan tutuklama süreciyle şu anki (hukuksuz) tutuklamalar arasındaki fark şu: Şimdi her şey göz göre göre yapılıyor. Geçtiğimiz sene belgeleri erişim kısıtı olduğu için müthiş bir dezenformasyon kampanyasıyla bir kamuoyu oluşturulmuştu. Bavuldan 5000 sayfa darbe belgesinin çıkmadığı, bütün suç unsurlarının 11 no'lu CD'de kayıtlı olduğu ancak iddianame ortaya çıkınca ortaya çıktı. Şimdi ise, yine kimi medyanın dezenformasyon üretme (10 çuval darbe belgesi! 43 klasör belge! Balyoz belgelerinin imzalı orijinalleri!) çabasına rağmen, bütün belgeler ve bilgiler ortada. O yüzden, bu seferki tutuklamalar bilgi sahibi olabilecek herkesin gözünün içine baka baka, korkutucu bir cüretle yapılıyor.(...)
Şemdinli'deki kitabevinin bombalanmasından bu yana, Hrant Dink cinayeti, Danıştay baskını, Ergenekon dalgaları ve Balyoz davası ile devam eden bu süreçte artık bir konuda inancım tam. Tüm bu olaylar birbiriyle ilintili... Birileri bu süreçleri yıllar içinde planladı... Hazırlanan eşik bekçileri yerlerini alınca da plan yurtdışından destekli olarak devreye sokuldu. Siyaset kurumu olan biteni, işine de geldiğinden, sadece izlemekle yetiniyor... Ama bu süreci kontrol ve koordine eden yapı tam anlamıyla bir işgal planının taşeronluğunu yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder