Toplumun o andaki eğilimlerine bakarak davranışlarınızı belirlemeye çalıştığınız zaman "Eşeğine kendisi mi binsin, oğlunu mu bindirsin, yoksa eşeğe hiç yük bindirmesin mi" kararsızlığı altında ezilen Nasrettin Hoca'nın durumuna düşersiniz.
Buluşları ile insanların iletişime ve bilgiye katılmalarını kolaylaştıran ve bu açıdan dünyayı değiştiren Amerikalı Steve Jobs'un arkasından yakılan ağıtların mürekkebi henüz kurumadı.
Buna karşı filmlerdeki rolleri ve temsil ettiği sosyo-politik kimlikle Amerika'nın "Vahşi Batısı"nın vurdulu kırdılı beyaz ideolojisini temsil eden aktör John Wayne (1907-79) eşyalarının satışında rekorlar kırılmış önceki gün.
Örneğin Amerika'nın Vietnam'daki haksız savaşına destek veren "Yeşil Bereliler" (1968) filminde giydiği yeşil bereye bir alıcı 168 bin dolar vermiş.
Steve Jobs neyi simgeliyorsa John Wayne onun tam tersinin simgesidir.
Her şey değişir
Ama kitleler böyledir...
Bereket kitlelerin belleği saplantılı değildir.
Kalabalıkların bir gün önce alkışladıkları liderleri bir gün sonra yalnız bıraktıklarını da sık sık görmüyor muyuz?
Yarım yüzyılı aşkın süre yüzlerce milyon insanın hem toplumsal hem de bireysel yaşamlarına yön veren Doğu Avrupa'nın ve Sovyetler Birliği'nin komünist partileri ne kadar kısa sürede buharlaştılar...
Bir yıl önce Mübarek veya Kaddafi kalabalıkların gözünde neredeydiler, şimdi neredeler?
Ancak öyle bir an gelir ki, unutuldukları sanılan ya da unutturulanlar da hatırlanır...
Geçmiş ne zaman hatırlanmalı
Sovyet Rejimi özellikle Stalin döneminde Çarları kötülemek ve yeni rejimi yüceltmek için ideolojik propagandanın tüm araçlarını ilkokul eğitiminden başlayarak kullandı.
Hitler Almanya'sı Sovyetler Birliği'ne saldırdığı gün (22 Haziran 1941) ise Stalin radyodaki konuşmasında, Çar'ın generali Kutuzov'un Napolyon'un ordularını nasıl yenilgiye uğrattığını anlatıyordu.
Bizim gazetelerin ilk sayfaları da belirli bir tarih sürecinde incelenirse, nelerin ne ölçüde değiştiğini ve geçmişin nasıl unutulduğunu kolayca görürsünüz.
Manşetler de değişir
Türk-Alman Saldırmazlık Antlaşması'nın (18 Haziran 1941) imzalandığı günün ertesindeki Türk gazetelerinin manşetlerinde Hitler ile İnönü'nün fotoğrafları ve bu ikilinin temsil ettiği "Ebedi Dostluk"un erdemlerini anlatan başlıklar vardır.
ABD Başkanı Truman'ın Türkiye'yi de koruma altına alan kendi adıyla bilinen doktrini Kongre'de açıkladığı günün (12 Mart 1947) ertesindeki Türk gazetelerinde ise bu kez Truman'la İnönü'nün fotoğrafları bulunmaktadır.
Kitlelerin bellekleri hiçbir şeyin unutulmadığı bir yapıda olsaydı, yaşamak da yönetmek de çok zorlaşırdı.
Bugün demokrasiye övgüler düzenler, ya hep 28 Şubat post-modern darbesi sürecindeki çizgide kalsalardı mesela... Ya merkez medya aynı çizgiyi bugün de korusaydı...
Demokrasinin sağlığı
"Demokratik siyasetin sağlığı toplumun belleğinin zayıflığı ölçüsünde güçlenir" özdeyişi bir büyük doğruyu ifade eder.
Gazete manşetleri de toplumun belleğindeki değişimi yansıtır.
Ancak bir başka büyük doğruyu da Benjamin Franklin "Alacaklıların bellekleri borçluların belleklerinden daha güçlüdür" şeklinde ifade etmiştir.
Avrupa Birliği'nin patronlarına borçlanan Yunanlılar, bu gerçeği bundan sonra herhalde her gün hissedeceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder