Ferhan Şensoy'la uzun süredir aramız bozuk, yıllar oldu görüşmeyeli ama çocuğun bazı "hasletlerini" de inkâr edemem.
Ferhan kurduğu topluluğa "Ortaoyuncular" adını vermişti, bu özentili bir abartmaydı (çünkü oynadıkları ortaoyunu değildi) ama kendi tiyatro anlayışını tanımlamak için çok yerinde bir deyimle "gibi yapanlar" terimini kullanır.
Genç kuşakların hiç tanımadıkları Bertolt Brecht estetiğine göre, sahnede sergilenenin gerçek yaşam değil bir oyun olduğu seyirciye her öğeyle hatırlatılır, buna oyun tarzı olduğu kadar dekor, kostüm ve ışık da dahildir.
Bu tiyatro estetiği bizim geleneksel tiyatromuza da cuk oturur.
Bu tiyatro anlayışında, "yabancılaştırma efekti" (Verfremdungseffekt) ilkesi uyarınca, oyuncu asla "canlandırmaz", oynadığı kişinin etine kemiğine bürünmez, yalnızca "gibi yapar"...
Siyaset sahnemizde de, kimi domuz gibi farkında olarak kimi olmayarak, böyle "ikinci dereceden oynayan" yani "gibi yapan" hokkabaz çoktur.
Bunun en iyi örneğini yeni anayasa tartışmalarında gördük.
Muhalefet yeni bir anayasa falan istemiyor ama kamuoyunda esen havaya direnemediği için "istermiş gibi" yapıyor. Yapmak zorunda kalıyor.
MHP pek ağzını açamıyor, meseleyi "oluruna bırakmış" gibi bir görüntü veriyor. Elindeki koltuk sayısıyla bu konuda etkili olamayacağını, kendisine sırf "kibarlık olsun diye" akıl danışılacağını da biliyor.
CHP, yeni anayasayı engelleyebilmek için vargücüyle kıvranıyor...
Ne yapıyor? Tutuyor, "uzlaşma komisyonu" adı verilen "zoraki encümene" en olmayacak adamını, Süheyl Batum'u gönderiyor! (Kılıçdaroğlu bizimle dalga mı geçiyor?)
Yeni anayasadan "Atatürk milliyetçiliği" tanımının kaldırılmasına asla izin vermeyeceğini sık sık tekrarlıyor (izin vermemek elinde değil, böyle bir gücü yok ama kendi taraftarlarının gönlünü okşamak zorunda.)
Bu arada, "araya sokuşturmak" istediği bazı kanun değişiklikleriyle de (seçim barajı, siyasi partiler yasası falan), değişikliği kendine yontmak derdinde... Böylece kendine "adeta demokrat süsü" de vermiş oluyor.
Seçim barajıyla hiçbir sorunu olmayan CHP, seçim barajının düşürülmesini niçin ister?
AKP oylarınn "kırılması" için tabii! Derdi bu...
Diğer bir derdi, demokratlık ayağından, hapisteki karanlık adamlarını kurtarabilmek...
Ve de, yeni anayasayla tarihe karışacak olan "memur zagonunu" elden geldiğince sürdürebilmek...
Oysa, basın amigolarının iddia ettiklerinin tersine, bu kanun değişiklikleri anayasayla birlikte "aradan çıkarılamazlar", önce anayasa yapılır, sonra kanunların o anayasaya uygun olup olmadıklarına bakılır, uygun değillerse değiştirilir (bu da 2013 ya da 2014 yılının meclis gündemidir.)
Peki, Kürt vatandaşlarımızın ancak yarısını temsil edebilen BDP?
Onların derdi de anayasa falan değil, öncelikle Apo'yu kurtarmak, sonra da bağımsızlık. Hani vallahi yeni anayasada bölgeye özerklik sağlansa, buna bile "yetmez ama eh ne yapalım, şimdilik evet olsun bari" diyecekler ve bunu şimdilik kazanılmış mevzilerden bir mevzi kabul edecekler...
Neyse ki Kürt halkının asıl çoğunluğu "birlik içinde haklar elde edilmesinden" yana ve bunun için de AKP'ye oy veriyor.
Her amigoyu da suçlamayalım canım, geçenlerde Can Ataklı kardeşimiz açık seçik "yeni bir anayasaya gerek yoktur" diye yazıyordu. (Kılıçdaroğlu'nun bu işi bırakmasını isteyen de tek imzadır o cenahta.)
Helal olsun, çevresindeki bir sürü soytarıya uymamış, erkekçe konuşmuştu. Dürüst "muarıza" kurban olayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder