1 Ağustos 2011 Pazartesi

Askerimizi sevelim!

Ramazan'ın ilk günü, temmuz sıcağında askerde tuttuğum oruçları hatırladım.

Askerliğimi Erzincan'da kısa dönem yaptım. Mamak Askerî Cezaevi'nden yeni çıkmıştım. Aynı hâkî renk, aynı kurşunî duvarlar, aynı sloganlar; ama bana 59. Topçu Tugayı cennet gibi gelmişti. Daha başında telaşla gün saymaya başlayan tertiplerimle, Mamak tecrübesiyle sakin, sabırlı ve barışçı ilişkiler kurmuştum. Sabah içtimaına, dipçik numarası 229 olan M 1 tüfeğinin namlusuna bir papatya yerleştirerek çıkardım. Yemekler aşçıya göre değişir; genellikle yenilecek durumda olurdu. Dostluklar sıcaktı. Hafta sonu izinlerinde bir kahvede lavaş ve tulum peyniri ile kahvaltı yapmak inanılmazdı.
Askerlikte neredeyse kuraldır. Bölüğünüzün içinde mutlaka kafanızın uyuştuğu sıkı arkadaşlar bulursunuz; aynı zamanda hoşlanmadığınız tiplerle birlikte yaşamak zorunda kalırsınız. Bölüğümüzde şirretliği ile herkese boyun eğdirmiş biri vardı. Yemek ve kantin kuyruğunda sıraya riayet etmez, mutfak nöbetlerinde elini bir şeye sürmezdi. Bulaşmadığı ve sindirmediği kimse neredeyse kalmamıştı. Kolay lokma gördüğü beni, galiba sonlara bırakmıştı.

Şiddetin her türüne o gün olduğu gibi bugün de karşıyım. Ancak o bana bulaştığı gün, suratına indirdiğim Osmanlı tokadını sonuna kadar hak etmişti. Bir saat sonra kendimi hazırol duruşunda bölük komutanının karşısında buldum. Şikâyet etmişti. Bense pervasızlığın ve şımarıklığın yukarıdan koruma görmeden cesaret bulamayacağını anlamış oldum.
Vatan hizmeti, insanda esaslı bir vatandaşlık bilinci oluşturuyor. Askerlik adına hiçbir şey yapmadan ve öğrenmeden, üstelik bu durumun farkında olarak dört ayı asker üniforması ile geçirebilmek gerçekten büyük bir fedakârlık. Bize 'aklınızı ve kişiliğinizi nizâmiyede bırakırsanız askerlik kolay geçer' demişlerdi. Benim için kolay geçmemişti; ama cezaevinde olmaktan iyiydi.
Bizler her şeye rağmen askerimizi severiz. Belki biraz askerliğin ne kadar zor bir meslek olduğunu bildiğimizden. Toplamı sıfır gibi görünen bir iş. Sabah erkenden kalkıp mıntıka temizliği yapıyorsunuz. Mıntıka temizliği yapabilmek için önce ortalığın sigara izmaritleriyle dolması gerekiyor. Hiçbir yere çöp kutusu koymazsanız, toplayacak epeyce çöp birikiyor. Sonra her köşede nöbet tutmanız gerekiyor. Ülke savunmasına dair bir beceri geliştiremiyorsunuz; ama yine de başınızı kaşıyacak vakit bulamıyorsunuz.
Askerlik zor bir meslek. Bizim dört ay yaptığımız işin bir meslek olarak ömür boyu sürdüğünü düşünün. Sadece siz değil, aileniz de aynı mesleğin sıkıntılarını çekmeye mahkûm. Bir asker çocuğu olarak bu zorlukların hepsini yaşayarak büyüdüm. İlkokula dört ayrı ilkokulda ve üç farklı şehirde devam ederken okumayı geç sökmemin, başarısız okul yıllarının sorumluluğunu babamın mesleğine yıkmıştım.
Biz askerimizi severiz. Asker bizden biridir. Bizi şekillendiren tarih hepimizin biraz asker olmasıyla ilgilidir. Askere düşmanlığın, asker düşmanlığının bu topraklardaki anlamı farklıdır.
Bir dönem artık sona erdi ve kapandı. Darbeciler, askerlik mesleğinin itibarı arkasına saklanarak sürdürdüğü siyaset savaşını kaybetti. Darbecileri yargılarken ve kahraman ordumuzu asli görevlerine sevk ederken askerlik mesleğinin onurunu birlikte korumamız lâzım. Kimine para-pul, kimine izzet ve itibar kimine de sadece şeref düşüyor.
Unutmayalım: Her Türk asker doğar. Demek ki içinde her türden Türk bulunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder