Albay Dursun Çiçek, İnternet Andıcı belgesinin gerçek olduğunu söylerken, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı, tıpkı İlker Başbuğ gibi "kâğıt parçası" olarak nitelendirdi. Oysa 26 Ekim ve 4 Kasım 2009 tarihli mektuplarıyla savcılığı uyaran ihbarcı subay, Dursun Çiçek'in ıslak imzasını taşıyan belgenin aslını da yetkililere ulaştırmıştı. İmzanın Çiçek'e ait olduğunu çeşitli makamlar (Adli Tıp ve Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuarı) teyit etmişti. Ayrıca, Genelkurmay Askeri Savcılığı, iddianamesinde, Çiçek'in, Türk Silâhlı Kuvvetleri personelinin, komuta kademesine yönelik güven hissini yok etmeyi amaçladığını söylemişti. Savcıya göre Çiçek, terfi etmemesinin öcünü almak niyetiyle böyle davranmıştı. Dursun Çiçek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı hazırlamaktan dolayı yargılandığı için, dosya, Askeri Yargıtay'ın 2. Dairesi'nin kararıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
Bir "kâğıt parçası" ise, neden hem sivil, hem de askeri mahkemeler bunu bu kadar ciddiye aldı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder