10 Ağustos 2011 Çarşamba

Esad nereye koşuyor?

Bana kalırsa Esad Suriye’nin “1 Numara”sı değil. Esad, Suriye derin devletinin kontrolündeki sembolik bir lider.. Daha doğrusu bunun böyle olup olmadığını Davutoğlu görüşmesi sonrasındaki süreç bize gösterecek..

Ahmedinejad’ın Suriye politikası çöktü. İran Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamaz.. Böyle bir şey İran için apolitik, kabul edilmesi zor, her anlamda hükümet ve toplumun ağır bir bedel ödemesine sebeb olan çılgın bir karar olur.

Dahası İran’daki muhalefetin oluşturduğu koalisyon, Suriye ve Libya hükümetlerinin politikasına karşı çıkıyor ve muhalefet hareketlerini destekliyor..


Suriye yönetiminden Türkiye’nin beklediği çok açık ve net.. Önce askeri operasyonları durdur ve bu cinayetin sorumlularını yargıya sevket.. Siyasi tutuklamaları durdur ve siyasi tutuklu, gözaltındaki, hapistekileri serbest bırak, yurt dışındaki siyasi sürgünlerin ülkeye dönüşüne izin ver.. Örgütlenme, ifade, gösteri hürriyetini kabul et..

30 gün içinde yeni siyasi partiler için hazırlıklar yapılırken, en kısa zamanda, siyasi partiler ve seçim yasasını değiştirerek bu yıl içinde seçime git.. Ondan sonrası yeni meclise kalmış. Yeni hükümet, yeni ordu, yeni anayasa.. Önce meşru bir yönetimin kurulması gerek..

Eğer Esad bunları yapmazsa ne olacak? Esad ve arkadaşları soluğu Lahey’de alabilir.. Hariri suikastı bile yargılanması için yeter sebeb. Son yaşananlar da ayrıca hesaba çekilmesini gerektiren bir durum.. Mavi Marmara konusunda İsrail’in başına gelenden daha vahim bir durumla karşı karşıya kalabilir. Şimdiden yurt dışındaki mal varlıklarına el konuldu ve yakalandıklarında tutuklanmaları yönünde mahkeme kararları verilmeye başlandı. Türkiye de aynı yönde hareket edebilir.. Suriye hükümet yandaşlarını sınırdışı ederken, Suriyeli mültecilere kapılarını açabilir..

Esad; Mübarek ve Kaddafi’nin durumuna düşmemek istiyorsa, Davutoğlu’nun önerileri, onun için son bir umud olabilir.. Hatta Esad için Davutoğlu’nun eli, bir cankurtaran simidi değerindedir.. Şimdi Esad’ın öncelikle, sırtında bir kambur gibi taşıdığı ülkesindeki katiller sürüsü, mafialaşan hazine yağmacısı çeteleri sırtından indirmesi gerekir..

Son pişmanlığın fayda vermeyeceği açık bir gerçek. Zaten Suriye’de işlerin yolunda gitmediği görülüyor. Savunma Bakanını görevden almaları boşuna değil. Zaten adam görevden alındıktan birkaç saat sonra da hayatını bir şekilde kaybetmiş..

Esad yönetimini İran da kurtaramaz.. Esad’ın gidecek yeri yok. Rusya da sahiplenmez Esad’ı, Fransa da. Yunanistan da sahiplenmez İran da.. Hiçbir yerde güven içinde olmayacaklardır ve saygınlıkları da kalmayacak.. Suriye kapılarını dünyaya kapatarak da yoluna devam edemez. Yani bir Küba ya da Kuzey Kore olma imkanı da yok..

Eğer Esad bunu istiyor da yapamıyorsa, burada Türkiye’nin, bu anlamda Esad’a yardımcı olması gerekir.. Geçmişte “sıfır sorun” politikası çerçevesinde kurulan sıcak diyalog bugün bazı gerçekleri konuşmak için uygun bir ortam oluşturabilir.. Türkiye, Esad’a kendi tecrübelerinden de yararlanarak, Suriye’deki derin yapılar ve çetelerle mücadele konusunda ciddi şekilde destek olabilir..

Eğer Suriye Türkiye’yi kaybederse, bu boşluğu İran’dan alacağı destekle dolduramaz.. Türkiye’yi kaybeden bir Suriye’nin bölgede kendine başka bir dost bulacağını da sanmıyorum.. Türkiye’nin Suriye’ye ihtiyacı ile Suriye’nin Türkiye’ye ihtiyacı kıyaslanamaz.. Suriye’nin bu şansını iyi değerlendirmesi gerekir..

Türkiye’nin Suriye’den istediği kendi halkının taleplerine razı olması, halkın paraları ile alınan silahların namlusunun o halka döndürülmemesidir..

Barış içinde, güçlü, güvenilir bir Suriye Türkiye için bir şans olacaktır..

Suriye’nin kendini ne BM’ye, ne AB’ye anlatması mümkün. İslam Konferansı ve Arap Birliği de bu konuda Suriye’ye destek vermeyecektir.. Bütün bu gerçekler ışığında Esad’ın Türkiye’nin kendine uzattığı elin değerini iyi bilmesi gerekir..

Suriye’nin kendi halkına yaptığı, İsrail’in Gazze halkına yaptığından çok da farklı değildir..

Yanlışın neresinden dönülürse kârdır. Arap ülkelerinin bile elçilerini çekmeye başladığı bir Suriye’den söz ediyoruz. Hariri ailesi hesap sormak için kapıda bekliyor.. Suriye, Esad ailesinin açık cezaevine dönmüştür ve bu gidişin sonu hüsran olacaktır..

Yazımı akşam saatlerine kadar bekletmeme rağmen Suriye’den resmi bir açıklama gelmedi ve son durumdan haberim olmadan, bu yazıyı yazmak durumunda kaldım. Umarım korkulan olmamıştır. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Selam ve dua ile..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder