24 Ağustos 2011 Çarşamba
Dikkat ettim, kaç gündür Kemal Bey’in yapıp ettiklerini yazmıyorum.
Daha doğrusu, yazamıyorum.
Çünkü yok...
Kendini yazdırmayan bir siyasetçiyle karşı karşıyayız.
Kendini yazdırmadığı için de, “yok” sayılıyor, “etkisiz eleman” muamelesi görüyor.
Pardon, geçenlerde gündeme gelmişti.
Parti yönetiminde yaptığı ani değişiklikle isminden söz ettirmiş, “Kemal Bey yine neyin peşinde? Ne umarak Gürsel Tekin’le Süheyl Batum’u yönetimden uzaklaştırdı? Nihat Matkap da nerden çıktı Allah aşkına!” türünden yorumlara yol açmıştı.
Sonra yine kayboldu.
Seçim varmış gibi il il, ilçe ilçe Anadolu’yu dolaşacaktı.
Köylere, mezralara gidecekti.
Hükümete tam saha pres uygulayacaktı.
Soluğu “kalpazanlar”ın ve “haramzadeler”in ensesinde olacaktı.
Her gün beyanat verecekti.
Her Allah’ın günü ağaçtan Recep Bey silkeleyecekti.
Ne oldu?
Bir defasında, bozuk moral ve düşmüş bir suratla kameraların karşısına geçti ve “Ne olmuş buna? Neden dağılmış?” dedirtti. Bir defasında, “Krizden pay kapmak için tatilini yarıda kesip Ankara’ya dönüyor...” kabilinden haberlere konu oldu ama daha Ankara’ya ulaşmadan kriz bitti...
Bir defasında da “Somali’ye önce ben gidecektim. Recep Bey bu fikri benden çaldı” dedi ve kendini gülünç durumlara düşürdü.
Krize yetişemedi.
Korkarım Somali’ye de yetişemeyecek.
Somali’ye vardığında belki de açlık bitmiş olacak.
Hadi ben takıntılıyım, aleyhindeki durumları kolluyorum, çakmak için fırsat arıyorum...
Lehte yazılar da yazılmıyor artık...
Kemal Bey yandaşlarından da hareket yok...
Sesini duymak için çaresiz yeni yasama dönemini bekleyeceğiz ama sesini duyurma gereği duyduğunda da “söyledikleri” anlaşılmıyor, yani “yok” muamelesi görüyor.
Önceki gün, bir televizyon kanalında şöyle bir görünmüş, “terörle mücadelede” konusundaki konsept değişikliğini masaya yatırmış, itirazlarını sıralamış.
Ben izleyemedim...
Haber portallarından okudum ve “söylediklerinden” hiçbir şey anlamadım.
Neyi eleştiriyor?
Hükümeti mi?
Konsept değişikliğini mi?
PKK’yı mı?
Kandil’e gerçekleştirilen hava harekâtını mı?
Belli değil...
Söylediği en anlaşılır cümle şu: “Tutuklamalardan dolayı askerin morali bozuk... Bu moralle terörle mücadele olmaz.”
Keşke askerde moral bozukluğuna yol açan olaylara da değinseydi. Kendisinin de “Böyle de olmaz ki canım!” diye tepki koyduğu internet andıcı bahsine girseydi, gerçek kişiler ve kurumlar üzerinden yürütülen ülkeye çökme planlarını anlatsaydı...
Ne bileyim, “Balyoz” deseydi, “Boru değil lav silahı” deseydi, “Hrant Dink” deseydi, “Danıştay cinayeti” deseydi.
Hiç oralara girmemiş.
Kafası Silivri’de...
Neredeyse her konuyu, her vetireyi, her gelişmeyi Silivri’ye bağlayacak.
Müntesipleri (ve yandaşları) “Nerede bu Kemal Bey? Neden hiç ortalarda görünmüyor? Neden siyaset üretmiyor” şeklinde haklı isyan yazıları yazıyor ama Kemal Bey yok.
Kemal Bey Silivri’den çıkamıyor ki...
Silivri’dekilerin “mağduriyeti” üzerinden siyaset üretmeye çalışıyor ama olmuyor.
Belki de “yeni CHP” dedikleri, böyle bir şeydir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder