24 Ağustos 2011 Çarşamba

Şimdi sıra kimde!


Libya halkı Kaddafi diktatörlüğünden kurtuldu. Bu Ramazan iki bayramı birlikte kutlayacaklar.. Kronolojik olarak sırada Yemen var ve ardından Suriye.. İki bayram arasında iki devrim.. Bu gerçek olur mu bilmiyorum, ama mümkün. Kurban Bayramı’na daha 3 ay var. 6-9 Kasım’a kadar bu iş sürer mi bilmiyorum.. İran sanırım artık gerçeği görmeye başladı. Suriye’de yaşananlar İran için bile artık savunulamaz düzeyde.. Esad bütün kredisini tüketti.. Artık çok geç. Bir şekilde yakalanacak ve eğer o zamana kadar hayatta kalmayı başarırsa, o da Lahey’de hakim karşısına çıkacak ve ülkesinde işlenen cinayetlerin ve yolsuzlukların hesabını verecek.. Bütün darbeciler, diktatörler ve terör örgütlerinin şefleri aynı yanlışı yapıyor.. Esad da onlardan biri.. Keşke Ürdün kralı da sıranın kendisine gelmeden yapması gerekenleri görüp yapsa.
 Canını ve onurunu kurtarsa.. Öyle bir ülke yok. Ürdün diye bir devleti var kılan şartlardan hiç biri artık geçerli değil.. Ürdün bir inkılabla ya meşruti bir krallık olarak yoluna devam edecek, ya da bir devrimle monarşiye son verip cumhuriyete geçecek.. Suriye’de gerçekleşecek bir devrimin ardından aslında iki ülke arasında bir birlik de kurulabilir.. Federatif bir cumhuriyetle her iki ülke de yoluna devam edebilir. Mesela düşünebiliyor musunuz, Türkiye ile gümrük birliğine, savunma işbirliğine giden bir birlik. Biz hepimiz değişiyoruz. Değişeceğiz, değişmeliyiz.. Değişim kaçınılmaz.. Değişimin yönü bir yabancılaşma değil, evrim / tekamül istikametinde olmalıdır elbette.. Dünyaya uyum sorunu yaşayanlar tasfiye olacaklar. Yeni bir dünya kuruluyor. İslam ülkeleri de bu yeni dünyadaki yerlerini bir şekilde alacaklardır. Aslında bugün yaşanan sancılar bunun ilk belirtileri. Diktatörleri yıkmak kolay değil, ama bundan daha zor olan, halkın ekseriyetini memnun edecek bir çözüm yolu bulabilmektir.. Bunu yaparken kolaya kaçmadan, inanç, tarih, gelenek ve günümüz dünyasının gerçekleri ve ihtiyaçlarından öte geleceğin doğru okunması sonucu ön görülecek bir düzendir.. Bayrama kadar teröre karşı acil eylem planı yürürlükte kalacak ve bayramdan sonra teröre karşı çok daha kapsamlı ve etkin bir plan uygulanacak.. Terör sonrası derin devlet, kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyaset, darbe planları konusunda, şimdiye kadar yaşananlardan çok daha kapsamlı, etkin ve hızlı yeni süreç başlatılacak.. Türkiye yeni anayasasını yapmaya hazırlanırken, sırtındaki kamburlardan kurtulmaya çalışacaktır.. PKK, BDP, KCK, Kandil filan artık çözümün aktörleri değil. Harakiri yaptılar.. Tuğluk, Kışanak artık çözümden yanalar mı, çözümün karşısındalar mı bir karar vermeleri gerek.. Hasib Kaplan’ın hukukçu kimliği ile yaptığı açıklamaları hep saygı ile karşıladım ama o çevreden birilerinin politikacı kimliği ile yaptıkları popülist, polemik yanı ağır basan, belli çevrelere mesaj niteliğindeki açıklamaları çözüme hizmet etmediğini artık onların da görmeleri gerek.. PKK ve uzantısı hareketlerin demokrasi mücadelesi ile ilgileri yok. Pol Pot, Kuzey Kore rejimi ya da Suriye’deki Baas rejiminden bir farkları yok.. Türkiye terörle mücadele ederken, Kürt halkının, insan hakları çerçevesinde, insan hakları çerçevesindeki taleplerinin takipçisi olunması şart. Kürt sorununu ulusalcı, Kemalist, militarist çevrelerin akıl almaz, zalimce, insanlık dışı uygulamaları doğurmuştur.. Bu insanlık dışı uygulamaların yaşandığı cinayetlerin işlendiği döneme asla geri dönülmemelidir. Bu zalimler sadece Kürtlere yapmadılar bunu. Alevisine de yaptılar Sünnisine de.. Karadenizlisine de yaptılar, Maraşlısına da, Egelisine de yaptılar. Bir gün Menemen’de yaşananlarla ilgili gerçekler ortaya çıktığında, General Muğlalı’nın sadece doğuda değil batıda da aynı şeyleri yaptığı görülecektir.. “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder” diye bir söz vardır. Zor oyunu bozar.. Zulm ile abad olunmaz.. Fazla naz aşık usandırır.. %2’si baskı altında %6’lık bir oyla kendilerini bölgenin tek hakimi zannedenler ve bu güçleri ile politikalarını, silah ve terörle topluma dayatmaya kalkanlar yanlış yaptıklarını anlar ve hukuk içinde kalarak haklarını savunmayı kabul ederlerse ne ala, yoksa durum ortada. Gelecek günler daha güzel olacak.. Adalet, Barış ve Özgürlük için, Türk’ü, Kürd’ü, Arab’ı, Çerkez’i, Gürcüsü, Arnavud’u, Boşnak’ı ve diğer halkları ile hep birlikte geleceğimizi inşa edeceğiz. Birbirimizin kanları ve gözyaşları üzerinde kendimize bir ikbal aramayacağız. Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok bizim. Tek bir zafer var o da birlikte kazanacağımız bir zaferdir. Selâm ve dua ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder