16 Eylül 2011 Cuma

Avrupalıların kafa yapıları acaba değişebilir mi?

Ulusların kendi dışlarındaki milletleri kategorize etmeleri de zemine ve zamana göre değişiyor.
Komünizmin veya Sovyet Kızıl Ordusu'nun kapitalist dünyayı tehdit ettiği Soğuk Savaş döneminde Batı Avrupalılar Türkleri
"Hür Dünya'nın sınır bekçileri" olarak görürlerdi.
Türklerin dinleri, gelenekleri falan önemli değildi.
"Askeri demokrasi"nin varlığı da önemsizdi.
Türkler Kore Savaşı'nda komünizme karşı mücadele eden silah arkadaşlarıydı.
Eğer 1970'lerin sonunda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in "Onlar ortak biz pazar olacağız" içerikli sabit görüşü olmasaydı, Türkiye de 1980'lere Yunanistan'la birlikte AB üyesi olarak girebilirdi.
Bugün ise Batı Avrupalılar Türkleri "Farklı kültüre sahip Müslümanlar" olarak görüyorlar.


Cumhurbaşkanı Gül'ün demeci
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye'den Almanya'ya "Misafir işçi" göçünün 50'nci yıldönümü vesilesiyle "Zaman Avrupa"ya ve "Die Zeit"a verdiği demeç, gerçekleri yansıtan gözlemlerle dolu.
Cumhurbaşkanı Gül şöyle demiş söyleşide:
"- İlk giden nesil Almanya'nın tekrar ayağa kalkmasında yardımcı oldu.
Gurbetçiler Almanya'nın, Avrupa ve dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olması için alın terlerini döktüler.
Ben bu emeğin o yıllarda yeteri kadar takdir edildiğinden eminim. Daha sonraki yıllarda, Alman ekonomi mucizesi hedefine vardığında Türklerin bu önemli katkıları unutuldu ve daha çok Türklerin sorunları tartışmaların merkezine çekildi."
Galiba bütün insani ve toplumsal ilişkilerin özünde sayın Gül'ün gözlemlediği durumun benzerleri var.
Eğer bir kişiyle çıkarlarınızı ilgilendiren bir durum varsa, o kişinin kimliğini ve karakterini pek incelemeden, işbirliği yaparsınız.
Dün dündür
Sonra durum değişip çıkarlarınız farklı zemine oturunca o kişiyi irdelemeye başlarsınız.
Almanya'ya ilk göç eden Türkler için de "Biz işçi bekliyorduk, oysa bütün sorunlarıyla onlar da insan çıktılar" benzeri bir değerlendirme yapılmamış mıydı?
Soğuk Savaş döneminin Polonyalıları, Macarları veya Çekleri Varşova Paktı ve COMECON üyesi komünistlerdi. Şimdiyse onlar aynı Hıristiyan kültüre sahip Avrupa Birliği ve NATO üyeleri.
Ya Komünist Doğu Almanlar için ne demeli?
Türkler ise farklı kültüre sahip Müslümanlar oldukları için AB'nin kapısında bekletiliyorlar.
Demokrasi ve hukuka dayalı modern devleti Avrupa'nın dünyaya armağanı olarak yorumlayan Cumhurbaşkanı Gül buna rağmen İslam karşıtlığının Avrupa'dan yükselmesinin tezat oluşturduğuna işaret ettikten sonra şu uyarıyı seslendirmiş:
"- İslam düşmanlığı, antisemitizm ve yabancı düşmanlığı bir kere ortaya çıktıklarında tedavisi çok zor olan hastalıklardır."

Hastalıklı yaklaşımlar
Sayın Gül'le aynı düşünceyi paylaşmamak imkânsız.
Ulusları ve devletleri dinlerine veya ırklarına bakarak kategorize etmek sade insanlık ayıbı değil, ayrıca akılsızlıktır.
Yani İngilizler de İtalyanlar da Hıristiyan oldukları için, aynı kültüre ve geleneklere mi sahiptirler? Veya Türkiye ile İran veya Libya aynı ülkeler midir?
Etiyopya Afrika ülkesi ve halkının çoğunluğu Hıristiyan, Arnavutluk Avrupalı ve halkının çoğunluğu Müslüman.
Acaba bu coğrafyada Japonya Türkiye'nin yerinde olsaydı, Avrupa'nın Nazi kalıntısı yabancı düşmanları "Bunlar Şinto inancına sahip oldukları için Avrupa kültürüne uyum sağlayamazlar" derler miydi?
Şu anda AB karar merkezleri "Antik Yunan kültürü"ne mi yoksa "Yunanistan'ın ekonomik iflası"na mı takıntılılar acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder