10 Eylül 2011 Cumartesi
Stratejistler ve terör uzmanları diyor ki, “İktidar ve muhalefet tersleşmesi bu üslupla devam ederse, ne terör sorunu halledilir, ne de İsrail konusunda bir mesafe alınır.”
Ben tercüme edeyim:
Demek istiyorlar ki, “Bu CHP’yle hiçbir sorun çözülmez.”
Bu CHP’yle, geçmişte, hiçbir konuda hiçbir olumlu iyileştirme sağlanamadı çünkü...
Ne demokratikleşmede mesafe alınabildi, ne “asker sorunu” çözülebildi, ne de serbest piyasa uygulamaları hayata geçirilebildi.
Hatırlayalım: “Serbest piyasaya bağlı bir demokratikleşme” tezinin izini sürdüklerini öne sürenler (örneğin Baykal’ın CHP’si), sürekli bir “engelleyici unsur” olarak çıktılar parlamentonun karşısına.
Darbeleri savundular...
Muhtıralara omuz verdiler.
28 Şubat’taki soygunlara göz yumdular.
Özelleştirmeleri iptal ettirdiler.
Kurdukları “arka bahçe” düzeniyle yargıyı baskı altına aldılar.
Laikler ve karşıtları anlayışına dayalı bir kutuplaşma siyaseti izleyerek kamuoyunu böldüler.
Bugün demokratikleşme konusunda bir mesafe alındıysa, bu CHP’ye rağmendir.
Ekonomik büyüme sağlandıysa, CHP’ye rağmendir.
Enflasyon düştüyse, CHP’ye rağmendir.
Kürtçe yasak olmaktan çıkarıldıysa, “Kürtçe televizyon ve neşriyat” hayata geçirildiyse, CHP’ye rağmendir.
Kuvvetler arasındaki “hiyerarşi” ortadan kalktıysa, CHP’ye rağmendir.
Sivil bir anayasa ihtiyacından söz ediliyorsa, CHP’ye rağmendir.
Darbeler soruşturuluyorsa, geçmiş dönemlerin pislikleri kurcalanıyorsa, faili meçhullerin üzerine gidiliyorsa, CHP’ye rağmendir.
Özelleştirmelerle “devlet işletmelerinin zararları” minimum düzeye indirildiyse, CHP’ye rağmendir.
Bugün dünyada söz sahibi bir Türkiye Cumhuriyeti devletinden söz edebiliyorsak, CHP’ye rağmendir.
Bütün “engelleyici çabalara” rağmen, Türkiye bir yerden bir yere geldi.
Bu yerden öteye gitmesi, öyle anlaşılıyor ki, terör meselesini hale yola koymasına bağlı.
Lakin, gidemiyor...
Gerekli sıçramayı yapamıyor.
Dün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu izledim...
Hangi konuda ne düşündüğünü bilmediğimiz Kılıçdaroğlu bu...
Kürt meselesinde hangi “sağaltıcı tedbirleri” önerdiğini bilmediğimiz Kılıçdaroğlu...
Terörün altedilmesi konusunda hangi yapıcı önerilerde bulunduğunu bilmediğimiz Kılıçdaroğlu...
Parlamento boykotu hakkında ne düşündüğünü bilmediğimiz Kılıçdaroğlu...
BDP’nin “İmralı ve Kandil eksenli” politikalarına hangi itirazları geliştirdiğini bilmediğimiz Kılıçdaroğlu..
İşte bu Kılıçdaroğlu kameraların karşısına geçti ve büyük bir rahatlıkla, terörle mücadeleyi itibarsızlaştıran açıklamalar yaptı. Sonra da, Kandil operasyonuna gönderme yaparak, hükümeti “kanlı çözümlerin” peşinde olmakla suçladı.
Söylenenler kulağa hoş geliyor ama “kansız çözümlerin” hiçbirinde yoktunuz ki Kemal Bey...
Olağanüstü hal kaldırıldı, mızırdandınız.
Demokratik açılımlar çerçevesinde bir sürü “iyileştirme” yapıldı, köstek oldunuz.
Bölgede rehabilitasyon çalışmaları başlatıldı, huzursuzluk çıkardınız.
Kürt dili yasak olmaktan kurtarıldı, “vik vik” ettiniz.
Kürtçe televizyon yayına başladı, MHP’nin yanında hizalandınız.
Ne olmalı peki?
Deseler ki, “Hadi şu anayasayı kökten değiştirelim de, Kürt meselesinin çözümü kolaylaşsın”, yine köstek olacaksınız.
Nihayetinde ne öneriyorsunuz?
Bilmek istiyoruz.
Gerçekten bilmek istiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder