Birkaç hükümet önde gelenine “Hakan Fidan’ın ne kadar iyi bir seçim olduğu ortaya çıktı” deyince kuvvetli onaylar almıştık.
Sayın Hakan Fidan, MİT Müsteşarı oldu olalı, özellikle “PKK terörüyle mücadele” alanındaki “istihbarat” zafiyetimiz önemli ölçüde giderildi.
Artık sık sık, filanca karakola saldırı hazırlığının tespit edildiği ve bu tespitler doğrultusunda alınan tedbirler sayesinde eylemin önüne geçildiği yönünde haberler ulaşıyor.
MİT’in istihbarat alanındaki zafiyetinin büyük ölçüde ortadan kalkması, bu alanda zaten iyi olan Emniyet İstihbarat’a ek motivasyon sağlıyor ve zaaflarıyla gündem işgal eden Askeri İstihbarat da bu “koordinasyon içindeki yarıştan” geri kalmamaya çalışıyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan da “PKK’nın eylem gücünü kıracak” bazı hamlelerde de bulunuyor.
Hayli zaman önce gerçekleşen Oslo görüşmelerinin bugünlerde “PKK kaynakları tarafından” uygun medya organlarına sızdırılan “içeriği”ni dikkatle okuduğumuzda da, “kan akışının durması” için olağanüstü stratejik hamlelerin yapıldığını görüyoruz.
Hakan Fidan’ın Müsteşar Yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde gerçekleşen görüşmede PKK temsilcileri, “kanın durması” için hangi meselelerin halledilmesi gerektiği konusundaki görüşlerini dile getiriyorlar.
Bilinenler dışında bir şey yok; “Anadilde eğitim”, “seçim barajının düşmesi” ve özellikle “Anadilde savunma hakkı”nın yok yere “ihlal” edilmesinden dolayı -maalesef- stratejik üstünlük kazanan KCK tutuklularının durumu...
Hakan Fidan, karşı tarafı “yok” saymak ve “Ne kadar çok kanın aktığı bizi ilgilendirmiyor, ya bitecek ya bitecek!..” türünden bugüne kadar “siyasi amaçlarla” çok kullanılan tavırlar geliştirmek yerine...
PKK’nın “sürekli kanla beslenen, kanla hareket eden bir terörist örgüt” olarak öne çıkmasının çözümü ne kadar güçleştirdiğine vurgular yapıyor.
Ve özetin de özeti;
“Kan durmadıkça çözüm olmaz” diyor.
•
Meseleye, “Akan kan nasılsa Memo’nun, Hüso’nun kanıdır... Bizde de Memo’dan Hüso’dan bol malzeme yoktur!.. Biz bu işten siyasi rant devşirmeye devam edelim” çerçevesinden bakanlar, yani tıpkı PKK gibi terörden beslenenler için, Fidan’ın “Sayın Öcalan” lafını istismar etmek tek çıkar yol.
Zira, bakın; bir zamanlar o iddialı bakışlarıyla, “AK Parti bitiyor. Göreceksiniz bu seçimde ciddi gerileme yaşayacaklar!..” yollu tahminlerde bulunan kamuoyu araştırmacısı Hakan Bayraktar bile Recep Tayyip Erdoğan karizması ile başa çıkmanın şu an için mümkün olmadığını söylüyor.
“Hele mevcut rakipler göz önünde bulundurulduğunda hiç mümkün değil. Ancak büyük bir kaset skandalı filan olursa durum değişebilir...” diyor.
Bu da “umulan” kaset skandalı değil, malûm!..
•
Karşı tarafa sürekli olarak “Kanı durdurun, bu yol yol değil!..” mesajını veren Hakan Fidan’ın tek kusuru “Sayın Öcalan” demek imiş...
Malzemeleri bu ve buradan skandal üretmeye çalışıyorlar.
Görünen o ki, bugüne kadar şöyle göz ucuyla baktığımız ve “Bizimkiler yine dağları taşları vuruyor!..” diyerek fazla kıymet biçmediğimizi ortaya koyduğumuz “Sınır Ötesi Operasyonlar” da sonuç vermeye başladı.
Sızdırma ameliyesi “PKK’lıların bu durumdan duyduğu rahatsızlığın boyutlarını” gösteriyor.
“Terörden beslenen” sözde legal yapıların da, ellerindeki en büyük “malzemeyi” kaybetmek korkusuna düştükleri gözler önünde.
“Balyozcuların” ses kayıtları hakkındaki soruları “Yasa dışı yollardan yapılmış kayıtlar hakkında yorumda bulunmamız sözkonusu değildir” diyerek geçiştiren muhalefet ağır topları bugünlerde nasıl da “yasadışı kayıt” üzerinden kampanya yürütmekte...
Bütün bu olup biteni izleyen vatandaş; “Haso”larla “Hüso”ları kaybettiğimizi bilmiyor mu sanki!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder