10 Eylül 2011 Cumartesi

PKK’nın imamı yoktur yarin imanı

10 Eylül 2011 Cumartesi

Cuma’yı beğenmedinizse olsun varsın; size başka seçenekler sunalım. Cumartesiye ne buyrulur?” diyen, PKK’nın kurduğu Anadolu Din Adamları Derneği’nin (ADA-DER) başkanı Übeydullah Özmen, Ramazan’ın daha ilk günü, Bodrum’da, eşinin dışında bir hatun kişiyle el ele-diz dize-biz bize- kime ne denecek bir biçimde havluyu ele vermiş! Paçayı diyemiyorum çünkü mayosunun paçası yok! Übeydullah Baba diye de bilinen, BDP’yle sarmaş dolaş olan ADA-DER başkanı, sivil direnişin en has örneklerini, eşini ve çocuklarını Ankara’da bırakıp bir başka hanımla kaldığı otelin havuzunda ya da deniz kıyısında kumların üstünde yaşamış.

BDP’nin İslamiyet’e karşı bir kuruluş olmadığını kanıtlamak, partiye dinine bağlı kişilerin oylarını devşirmek amacıyla kurulan dernek, PKK’nın omuz verdiği sivil direnişlere katılır sık sık. BDP’nin Kürt tabanı, ADA-DER’den söz ederken, “ha şu bizim imamlar derneği” der; Cuma yerine Cumartesiyi sunmasına pek bir anlam veremez, Kürtçe ezan, Kürtçe namaz, Kürtçe hutbe gibi “fetvaları” karşısındaysa şaşırıp kalmasına rağmen gıkını çıkaramaz, boynunu büküp susar, çünkü korku Kandil’i bekler!



Übeydullah Özmen’in kızı Hacer Özmen, BDP Ankara İl Yönetim Kurulu üyesiymiş. PKK yanlısı eylemlere başörtülü olarak katılırmış genellikle. Böylece de örgüt, Kürtler’e “gördünüz mü; nah işte bizim vitrinimiz!” deme fırsatını kullanır, elbet. Tabi yersen!

AZİZNAME’YE GÖNDERİLENLER

8Uygar toplumlardan ilkel toplumların farkı, uygar toplumlarda sorumluluk alan insanların olmasıdır. İlber Ortaylı
8Allah televizyondan razı olsun. Yoksa onca mankeni nerden tanıyacaktım? Erman Toroğlu

8Cenab-ı Allahı sizlere emanet ediyorum Tansu Çiller

8Acun: Ben neredeyim?

8Güzide Duran: Iım... Bi düşüniim... Yurt dışından başlayalım.

Miami’de misin Bodrum’da mı?



Rahim Demirbaş emekli matematik öğretmeni

“Bendeniz” diye başlıyor ellerinden öptüğüm, Konya Ereğli’sinin Beyören Köyü’nden emekli matematik öğretmeni Rahim Demirbaş. Sonra devam ediyor: “Suyu yok denecek kadar az, erozyonun en çok, günlerce esen çöl rüzgarlarının (ben bu rüzgarlara Tozunami diyorum çünkü Tsunamiden de beter) canına okuduğu, kuş uçmaz kervan geçmez arazilerde orman oluşturmaya başladım 1998 yılında. Güzel Allahımın yardımıyla bu güne kadar, bir parmak kalınlığında suyla 32 bin ağaç yetiştirdim; bunların boyu 8 metreyle 50 santimetre arasında şimdi... Bu güzel ülkenin yücelmesi, sadece mevki sahibi olan insanların tekelinde değil. Bizler de, okuyanı, cahili, emeklisi, fakiri zengini elimizi taşın altına koymalıyız. Benim yaş 71, hiç kimse malını alıp öbür dünyaya gitmemiş. Gitseydi bizlere bir şey kalmazdı. Bu orman belki binlerce yıl yaşayacak, amel defterim kapanmayacak... Aziz Bey, güzel insanımıza duyurun bu yaptıklarımı; belki heveslenip orman dikmeye kalkan olur.”

İnşallah olur hocam. Allah senden razı olsun, ömrüne bereket.



Seni oturgaçlı götürgeçte görüp aşık oldum gülüm
Kimimiz aşık olup nara attık; kimimiz iki gözümüz iki çeşme ağladık, kimimiz de kağıda kaleme sarılıp şiir yazdık:
Seni ilk kez/Alttan ittirmeli, üstten tüttürmeli oturgaçlı götürgeçte gördüm/Yanındaki bastongaçlı kamburgaçla konuşuyordun/Betik örülmüş saçların vardı/Uzunca bir yolculuktaydınız belli ki/Önünüzdeki kahvaltı sofrasında/İki elin parmakları sayısıncaydı/Çatal batmaz kaydırgaçlar/Ve iki tane rafadan tavuksal fırlatgaç...

/Sevi düşmüştü yüreğime/elinde uzaktan çaldırgaçlı konuşgaçla geçen adam/ortalığı batırdınız diye seni azarladığında.../Artık mekanım sizin kompartmanın önüydü/ Yolculuk bittiğinde bekleyeniniz vardı/ittirgeçli götürgeçle sizi almaya gelen/Siz eşyaları yüklediniz ittirgeçli götürgeçin selesine/Sonra siz önden, ben arkadan yürüdük/Ellerindeki betiklerle okula giden çocuklarla birlikte durduk/ Okulda ulusal düttürü okunuyordu/O zaman anladım dedemizin ruhunu/Bastongaçlı kamburgaçta kalmamıştı yaşlılık/Uydurukça kelimelerle özünden uzaklaştırılmış gençlere inat/Başı dik, hem de dimdikti!/ İşte şimdi hem yoğum hem de varımsın/İyi ki sende kılmışım karar/Şükürler olsun ki sen karımsın!/

(Meraklısına Not: Bu şiiri anlayanlar anlamayanlara anlatsın.

Şiirin yazarı Manavgat’tan Sayın Mustafa Erol’a teşekkürler)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder