4 Eylül 2010 Cumartesi

Ahmak da özgürdür

Okuyacağınız yazı bu ülkede bir azınlığı ilgilendiriyor. Ancak bu azınlık, mutlu değil.
"Pasaport almakta ve yurt dışına çıkmakta sorunlar yaşayanlar..."
Yani, bazı külüstür hokkabazların okunmayan gazetelerinde yaptıkları "benim emekçi halkım" edebiyatının dışında kalanlar.
Ama bu ülkede, bir zamanlar Cihan Ünal'ın o unutulmaz tanımıyla "pasaport alabilen ve bununla suçlanan" sanatçılar olduğu gibi, vize alsa bile yurt dışına çıkmakta zorlanan insanlar da yaşıyorlar...
Alın bu da benden "burjuva açılımı" olsun!
Yurt dışına çıkamamalarının vizeyle mizeyle ilgisi yok. O ayrı konu.
Kimisi "bilmemkaç yıl önceden kalmış bir polis kaydı" olduğu için dönüyor havaalanından, kimisi de vergi borcu yüzünden. Çöpe atılan biletler, sokağa atılan otel paraları ve yaşanan sinir ve moral bozukluğu da cabası...
Bir de askerlik engeli olabiliyor tabii... Adam askerliğini yapmamış, yurt dışına kaçacak! Kaçarsa kaçar, ordumuzda asker darlığı mı var asker fazlalığı mı? Sütü bozuksa kim ne diyebilir? Defolsun gitsin. Böyle kaçanların oranı kaçta kaçtır?
İşin en pis yanı, bu çıkış engelinin mahkeme kararıyla falan değil, "keyfe keder" çıkarılmasıdır insanların önüne...

Yirmi sekiz yıl önce "aranıyordunuz", yakalandınız, yargılandınız, ya hüküm giydiniz ya aklandınız, kimse akıl edip de o günden beri kaydınızı silmediyse bilgisayardan, yirmi sekiz yıl sonra yandınız! Kös kös dönersiniz havaalanından evinize...
Vergi borcunuz vardı, ödediniz ama "henüz deftere yazılmamış", ayvayı yediniz... Çıkamazsınız.
Adınız Mehmet Yıldız, sizin bir kuruş vergi borcunuz yok ama hiç tanımadığınız başka bir Mehmet Yıldız'ın varmış, ayıklayın pirincin taşını... O pasaport noktasındaki o polis memurunun "ferasetine" ve cesaretine kalır çıkmanız...
Mahkemeye gidersiniz, kazanırsınız, temyizi de var, üç yıl sürer.
Bugünkü Anayasa'nın yürürlükteki ilgili maddesi, yurt dışına çıkışların "vatandaşlık ödevi" nedeniyle kısıtlanabileceğini söylüyor.
Herhalde bundan "askerliğini yapmak" anlaşılacaktır ama... Kenan Evren tarafından Orhan Aldıkaçtı'ya ısmarlanmış ve bir hukuk profesörüne utanç verecek derecede kötü yazılmış olan bu metinde, bu ifade "muğlak" bırakılmıştır.
Örneğin, yarın bir hükümet gelir, bir İçişleri Bakanı, seçimde oy kullanmamış vatandaşı da "vatandaşlık ödevini yapmadı" diye tutabilir sınır kapısında, kafasına göre...
Hatta serserinin biri çıkıp "vatandaşın ödevi vatanında kalıp dövizlerimizi çarçur etmemektir" gerekçesiyle isterse hiçkimseyi de bırakmayabilir dışarı ha... Gülmeyin, bu ülkede "yabancı uçakların havaalanlarımıza inip kalkmalarını yasaklayalım" diyen manyaklar da görmedik mi?
Referandumda evet derseniz, bütün bu rezillikler ortadan kalkacak.
Falanca vilayetin emniyet müdürü, "hakkında soruşturmamız var, daha derinleştirmedik" diye hiçkimseyi sınır kapısında alıkoyamayacak.
Hele hele, bizim kuşağın çok çektiği ve çok iyi bildiği o "solcudur, şüpheli şahıstır" gibi alçakça rezillikler tarihe karışacak.
Tek bir ölçü olacak: Mutlaka ve mutlaka mahkeme kararı aranacak. O kadar.
Referandumda evet çıkarsa...
Haydi şimdi, solcuların ahmak kesimi bir yandan bana nefret kusarak bir yandan da hayır oyu versin!
Oysa biz ahmaklara bile özgürlük istiyoruz.

Bu yazı
http://www.tumkoseyazilari.com/yazar/engin-ardic/04-09-2010-ahmak-da-ozgurdur.html
linkinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder