30 Eylül 2010 Perşembe

Cemaate vaaz


EY cemaat...

Hani siz gönülleri fethedecektiniz?
Kurumların fethi de nereden çıktı?
Görmüyor musunuz?
Siz kurumları fethettikçe, gönüllerden siliniyorsunuz.
¡ ¡ ¡
Ey cemaat...
Hadi gelin, geçmiş zulüm günlerini hep beraber anımsayalım...
Geçmiş zulüm günlerini, yani sizin bugünkü gibi ortama egemen olmadığınız, mazlum olduğunuz günleri...
O günlerde...
Fethullah Gülen’e “silahlı terör örgütünün lideri” suçlamasıyla dava açılmıştı.
Oysa herkes biliyordu ki:
Fethullah Gülen’e her türlü suçlama yapılabilirdi, sadece “silahlı bir örgütün liderliği” suçlaması yapılamazdı.
Ama dönemin egemenleri bunu yaptılar, yapabildiler!
O günün güç sahipleri küstah bir zorlamayla, kibirli bir alayla, biz yaptık oldu mantığıyla “tek kişilik silahlı örgüt” icat ettiler, Fethullah Gülen’in de örgütün yegâne militanı olduğunu öne sürdüler. Ve sizler, “Yargı süreci devam ediyor, bırakalım kararı adalet versin” falan demeden buna çok haklı olarak isyan ettiniz.
¡ ¡ ¡

Gün döndü, devran değişti.
Ortama siz egemen oldunuz.
Ve dün size yapılanların aynısını, bugün siz hakkınızda kitap yazmış bir adama yapıyorsunuz.
40 yıllık sağcı bir emniyetçi, kargaları güldürme ihtimali falan hiç dikkate alınmadan, “Sol bir terör örgütüne yataklık yapmak” suçlamasıyla kodese tıkılıyor.
Ve sizin sözcüleriniz ekranlara çıkıp, bütün bir toplumdan bu tuhaflığın makul karşılanmasını talep ediyorlar.
Allah’tan reva mıdır bu?
Adalet bunun neresindedir?
Hani bir haksızlığa uğrasanız bile siz bir haksızlık yapmayacaktınız?
Hani siz intikamın değil muhabbetin fedaileriydiniz?
Ne oldu size böyle ne oldu?
¡ ¡ ¡
Görmüyor musunuz?
Artık herkes sizden korkuyor, çekiniyor.
“Telefonumu dinlerler” diye korkuyorlar.
“Yatak odama kamera koyarlar” diye korkuyorlar.
“Uyduruk bir suçlamayla hapse atılırız” diye korkuyorlar.
Soruyorum size:
“Altın nesil” idealini korkutarak mı gerçekleştireceksiniz?
Muhabbeti ürküterek mi sağlayacaksınız? Davanızı topluma nefret ettirerek mi hâkim kılacaksınız?
Peki böyle yaparsanız, kim inanır sizin gözyaşlarınıza? Allah rızası için artık titreyip kendinize gelir misiniz?

Not defterimden
? Yıllar önceydi... Geçirdiğim bir ameliyatın ardından Ahmet Taşgetiren çok güzel bir yazı yazmıştı Yeni Şafak’ta, hâlâ saklarım o yazıyı... Duydum ki Ahmet Taşgetiren, rahatsızlığı nedeniyle götürüldüğü hastanede ameliyata alınmış. Kendisine acil şifa dileklerimi iletiyorum.
? “Susma sustukça sıra sana gelecek” diye bir slogan vardı. Ne oldu ona?
? “Hanefi Avcı’nın kadınları” ekranda belirince sevgili arkadaşım Cüneyt Özdemir, espriyi patlattı: “Hanefi Avcı olayı Ali Kalkancı olayına döndü”. Yeniyetmeler bilmez, o yüzden kısacık bir bilgi vereyim: Türkiye yine bir fitne dönemine girmişti. Ali Kalkancı adlı “sahte şeyh” yakalanmıştı... Kalkancı’nın kadınları Fadime ile Emire o ekrandan bu ekrana koşup dururdu... Ne günlerdi be!
? Sanırım artık şunu anladık: Tamer Karadağlı’nın, “Çocuklar Duymasın” dizisindeki “Haluk” tipiyle başladığı popüler sanat hayatı, yine “Haluk” tipiyle sona erecek.
? Tony Curtis ölmüş diyorlar. 85 yaşındaymış. Son fotoğraflarına bakınca “Hayır, olamaz” dedim. Sanırım Tony Curtis denilince benim aklıma hep “Spartacus” filmindeki görüntüsü gelecek.
? “Gülüm” tabiri meğer ne kadar da iticiymiş. Ve tabii “Sana kurban olurum” lafı... Asıl arabesk yavşaklığı bunlar olmasın sakın?
? Halil Ergün’ün çok sık magazine düşmesi, oynadığı dizinin popülaritesinden mi kaynaklanıyor yoksa dikkatsizlikten kaynaklanan açık vermelerden mi? Ben bir karar veremedim.

Esas olan şudur
AK Partili imiş, CHP’li imiş, dindarmış, dinsizmiş, namaz kılıyormuş, ateistmiş, abdestsiz yere ayağını basmıyormuş, alnı hiç secdeye değmemiş, iyi bir insanmış, erdem anıtıymış, solcuymuş, milliyetçiymiş, sağcıymış, liberalmiş...
Bunların hepsi hikâye...
¡ ¡ ¡
Esas olan şudur:
Askerler, bir sivil hükümeti düşürmek için planlı hareket başlattığında sağa sola bakmadan hemen sivil hükümetin yanında yer alıyor mu?
Yalnız kalmayı göze alarak cemaatini eleştirebiliyor mu?
Haksızlığı babası bile yapsa, yapılana “Ayıptır, günahtır” diye itiraz edebiliyor mu?
Altındaki koltuğu kaybetmeyi göze alarak şahsiyet gösterebiliyor mu?
Kişi tapınmacılığına karşı çıkıyor mu?
Herkes birine vururken, bütün varlığıyla vurulana siper olup “Durun, ne yapıyorsun” diyor mu?
Müfteri elindeki karayı karşısındakinin suratına sürerken oturup seyretmek yerine “Hop” diyor mu?
En sevdiğine değil, en sevmediğine haksızlık yapılırken sesini çıkarıyor mu?
¡ ¡ ¡
Eğer böyleyse gelsin yamacıma...
Değilse uzak olsun benden.

Kimden ne olmaz
? Cimriden şair olmaz, korkaktan romancı...
? İdare-i maslahatçıdan esaslı devrimci olmaz.
? Hep aynı tarafa yontandan ve çakandan köşe yazarı olmaz.
? “Yanılmışım” diyemeyenden bir numara olmaz.
? Şaşırtmayandan lider olmaz.
? Sürekli kendi promosyonunu yapan şarkıcıdan star olmaz.

Yok aslında farkları
ESKİ dönemde birileri suçlanacaksa “Mürteci, Atatürk karşıtı, radikal İslamcı” diye suçlanırdı... Yeni dönemde birileri suçlanacaksa “Ergenekoncu, darbeci, askerci” diye suçlanıyor.
? Eski dönemin asker gazetecileri, statüko bekçileri, müfteri köşe yazarları, operasyoncu medyası vardı... Yeni dönemin de jöleli adamları, besleme kalemşorları, operasyon yapan gazetecileri var.
? Eski dönemde belli medya organlarına belge sızdırılır ve hayatlar karartılırdı... Yeni dönemde de belli medya organlarına belge sızdırılıyor ve hayatlar karartılıyor.
? Eski dönemde papatyalar, yardakçılar, prensler vardı... Yeni dönemde de gözde işadamları, gözde müttefikler, gözde prensler var.
? Eski dönemde açığa çıkartılan andıçlar vardı... Yeni dönemde ise gizli andıçlar var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder