Tam tersine ‘Hayır’ın önde çıkma ihtimali daha yüksek görünüyor bu araştırmalarda. AKP ve özellikle Başbakan Erdoğan bunun “fena halde” farkında. Son günlerin hırçınlığı, gerginliği ve öfkesi de bu yüzden.
Erdoğan referandumun “iktidar için bir güvenoyu olmadığını” ısrarla söylüyor ve konuyu anayasa değişikliği maddelerine getirmeye çalışıyor. Türkiye’nin her tarafı “değişiklik maddelerini içeren” sloganlarla ve “Evet” afişleriyle donatıldı.
AKP’liler elbette “Evet” oyu verecek, bu sloganlarla AKP’li olmayan, fazla parti bağımlılığı da bulunmayan kitleler etkilenmeye çalışılıyor.
Ancak biraz düşünen insanlar için bu sloganların içinin boş olduğunu anlamamak mümkün değil. Örneğin “Çocuk istismarının önüne geçilmesine evet” diyor bir sloganda.
Peki bugüne kadar anayasa maddesi olmadığı için çocuklar rahatlıkla istismar mı ediliyordu? Eğer bu değişiklikler reddedilirse çocuklar istismar mı edilecek? Çocukları korumak için bu iktidarın elini tutan ne?
Aynı şey kadın hakları, gazilere, emeklilere yönelik pozitif ayrımcılık yapılması konusunda da geçerli. Sanki bugüne kadar gazilere kötü davranılmış, kadınlar yok sayılmış gibi bir durum ortaya çıkıyor ki, gerçek olsa bile bunu değiştirmek için ille de bu anayasa değişiklikleri gerekmiyor. Kimse iktidarın elini tutmuyor ki.
Bir slogan da “Fişleme”nin tarihe karışmasına evet” diyor. Bunu duyunca zannedersiniz ki eğer anayasa değişikliği olmazsa insanlar fişlenecek. İnsanların fişlenmemesi konusunda AKP’nin elini tutan var mı?
Tabii sloganlar içinde en gerçek olmayanı “Darbelere karşı evet” Sanki darbeler anayasada boşluk olduğu için yapıldı bugüne kadar. Ayrıca sanki darbecilerden hesap sorulamadığı havası yayılıyor. Neredeyse genelkurmay başkanları bile hapse girmişken, “darbelere karşı” sloganı komik kalıyor.
Kısacası, AKP’nin sloganları gerçekçi değil. Bu konuların hiçbirinde ellerini kollarını bağlayan bir şey yok. Ama bugüne kadar hep söylediğim ve yazdığım gibi bu maddeler aslında sos. Asıl amaç Anayasa Mahkemesi’ni tıpkı YÖK gibi kontrol altına almak, kapatma kararı çıkmasını önlemek ve hukuka aykırı yasaların iptalinin önüne geçmek.
AKP kendi varlığına tehdit gördüğü yüksek yargıyı bitirmek adına, aslında pek kimsenin karşı çıkamayacağı başka maddelere sos olarak kullanıp halkı bölmekten başka bir şey yapmamış oluyor bu referandumla.
Sarıyer’de bir “barış” gecesi
Ramazan boyunca “toplu iftarlara” katılmadım. Belki alınanlar da olmuştur ama taa başından söyledim ki, bu tür iftarlara karşıyım. Yapılan harcamalarla yoksul halka yemek verilebilir ya da bu para bir başka hayır işinde kullanılabilir.
Çarşamba akşamı ilk kez bir iftara gittim. Ama bu farklı bir iftardı. Çünkü Sarıyer Belediyesi, Dünya Barış Günü nedeniyle bir iftar düzenlemişti. Bütün dinlerin temsilcilerinin katıldığı bu iftarda herkes “barış mesajları” verdi.
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Koç tüm kitaplı dinlerin temsilcileri ile birlikte “barış duası”na katıldı, anlamlı bir de konuşma yaptı.
İftardan sonra İstiye’de kurulan Ramazan Eğlence Merkezi’ne de uğradım. Sinema Senfoni Orkestrası bir yandan klasik eserleri bir yandan da herkesin dilindeki popüler eserleri seslendirdi. Ardından Edip Akbayram güzel bir konser verdi.
Eğlence Merkezi’ne gelen binlerce kişi arasında uzun süre dolaştım, insanlarla sohbetler ettim. Dikkatimi çekti, CHP’li belediyenin kontrolü altında olmasına rağmen etrafta hiç CHP bayrağı ya da Hayır afişi yoktu. Belediye halka açık eğlence yerini siyasetten arındırmayı başarmış.
Bu nedenle CHP gecesi olmasına rağmen gözlediğim kadar, AKP’liler de dahil her görüşten insan bir arada keyif içindeydi.
Hoş şeyler bunlar.
KPSS iyi de tamam artık
Kamu Personeli için yapılan sınavlarda soruların çalındığı, usülsüzlükler olduğu ortaya çıktı. Buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığı atama yapmaya çalıştı ama bunda başarılı olamadılar.
Görüldüğü kadarıyla bu sınava giren ve yıllardır iş bekleyen on binlerce kişi mağdur durumda.
Konuyla ilgili haber ve yorumlar günlerdir gazete manşetlerinde ve TV ekranlarında kamuoyu ile paylaşılıyor.
Buna rağmen KPSS mağdurları biz yazarlara her gün yüzlerce mesaj yağdırmaya devam ediyor.
Evet, anlıyorum, mağdurlar bu konunun sürekli gündemde tutulmasını istiyorlar. Ama aynı kalemden çıkmış yüzlerce mesajın etkisi yok artık.
Çünkü konu zaten gündemde, hepimiz üzerindeyiz. Buna karşı gelen mesajla artık rahatsızlık yaratıyor. Örneğin önceki gün çok yoğun olduğum için mesaj kutumu açamadım. Kutu tamamen dolmuş. Mesajların yüzde 90’ı KPSS ile ilgili.
Bu yüzden benim için gerekli çok sayıda mesajı alamadım.
KPSS mağdurlarından, tüm yazarlar adına rica ediyorum. Sorunu biliyoruz ve yazıyoruz. Aynı mesajdan yüzlerce göndermenizin bir âlemi yok. Lütfen kesin artık.
Tayin edilen banka memurları bir ilçeyi ayağa kaldırdı
Referandum yaklaştıkça, özellikle küçük yerleşim birimlerdeki iktidar baskısının çok arttığı gözleniyor. Daha önce de yazmıştım; küçük ilçelerde, çiftçilerin yoğun olduğu bölgelerde kimi Ziraat Bankası müdürleri “hayır çıkması halinde kredilerin hemen geri isteneceğini” söylüyorlar.
Bunlardan bir örnek Denizli’nin Çardak ilçesinde yaşandı. İlçedeki Ziraat Bankası müdürünün çiftçilere “evet oyu vermeleri” konusunda baskı yaptığı ileri sürülüyor.
Müdürün “evet oyunu garantilemeden” kredi vermeye yanaşmadığı da belirtiliyor. Buna rağmen aynı bankada çalışan iki memurun herhangi bir siyasi ayrım yapmadan çiftçinin sorunlarını çözmeye çalıştığı belirtiliyor.
Bu iki memur böyle davrandıkları için başka yerlere tayin edilmişler. Bunun üzerine ayağa kalkan Çardaklı çiftçiler binlerce imza toplayarak “iki memurun geri getirilmesini” istiyorlar. İmza sahibi çiftçiler “Bizim asıl sıkıntımız müdürden, ama o yerinde kalıyor, çiftçinin yanında duran iki memur sürülüyor” diye tepki gösteriyor.
Bu olay, aslında iktidarın baskılarının da artık pek fayda etmediğini, çiftçinin de öfkesinin burnunda olduğunu ortaya koyuyor.
Başbakan, “Oy pusulasındaki bembeyaz ‘Evet’i seçerek AK bir sayfa açın.” demiş. Referandumda Türkiye’nin değil, AKP’nin anayasasını oylayacağımız ancak bu kadar güzel özetlenir. (Gani Yıldız)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder