11 Temmuz 2011 Pazartesi

İki operasyon daha geliyor!

Ergenekon soruşturması...
Balyoz soruşturması...
Askeri casusluk soruşturması...
Generallere suikast, Poyrazköy soruşturması...
Ve şimdi de...
Temiz Kramponlar soruşturması...
Deniz Feneri soruşturması...
Türkiye yepyeni bir döneme giriyor.
Türkiye adeta arınıyor, temizleniyor...
Türkiye'nin tıkanmış damarları açılıyor...
Türkiye'nin kangren olmuş kısımları rehabilite edilebilecekse ediliyor, yoksa bünyeden sökülüp atılıyor...
Kangren hücreler bünyeyi zehirlemeye devam etmek istiyor, kireçlenmiş damarlar öyle devam edelim istiyor... Ama Yeni Türkiye buna izin vermiyor... Ne olursa olsun arınacağız diyor artık bu millet... O yüzden tüm bu soruşturmalara tam gaz destek veriyor... Ve bu dönem bu temizlenme operasyonlarının yenilerinin geleceği de biliniyor...

28 Şubat darbe soruşturması hazırlanıyor... O soruşturma kapsamında cuntacıların ve darbecilerin illegal emirleriyle hareket eden medya mensuplarının hesap verecekleri bir dönem geliyor. Darbecilerin gönderdiği kasetleri yayınlayan ablalar, darbecilerin istediği manşetleri atan abiler üç büçuk atıyor... Medya dünyasında kimileri o yüzden panikte...
Finansal Ergenekon soruşturması da hazırlanıyor... Yıllarca üretmeden illegal finansal ilişkilerle, keriz silkeleme yöntemleriyle para üstüne para yapanların hesap vereceği günler yaklaşıyor... İş dünyasında da kimileri o yüzden panikte...
Fakat korkunun ecele faydası yok!!
Türkiye arınacak, temizlenecek ve yeniden doğacak... Yeni Türkiye bu toprakların halkının hakettiği bir Türkiye olacak..

Hoşbulduk Savaş Abi...
Savaş Ay, benim Turkuvaz medya grubuna ve Takvim'e geçişime anında bir selam çaktı... Sağolasın Savaş abi, çok teşekkür ederim... Bir gün ne yapıp edip, senin fısıldayan güzel sesinle bir A takımı da yapalım, senin bomba programlarını az izlemedik, o programlardan çok şey öğrendik... A takımı markasını sen yarattın yeni dönemde de sürdürmelisin bence...

Hoşbulduk Mehmet baba...
Geçen hafta da ben Dubrovnik'teyken üstad Mehmet Barlas çok güzel bir yazı yazmış ve bana "Aramıza hoşgeldin" demiş.
Türk medyasının "en çok devrilmek istenen" ama her seferde yeniden daha güçlü doğan yaşayan efsanesi Mehmet babaya da çok teşekkürler...

Zagreb ve Dubrovnik
Geçen hafta Nagehan'la Dubrovnik'teydik... Dubrovnik'ten de önce Zagreb'e uğradık. Zagreb de özellikle "Zagreb kent tarihi" müzesi çok başarılı. İnsanı zihinsel bir yolculuğa sürüklüyor bu müze.
Balkanların bu hüzünlü Katolik-Slav şehrinin bütün o modernleşme süreci çok öğretici geliyor insana...
Zagreb'in diğer müzeleri de çok güzel fakat Dubrovnik'in kendisi bizzat bir müze-kent... 1940 metre uzunluğunda şehri çevreleyen duvarlar içinde, üç tarafı denizle çevrili bir müze-kent...
Ortaçağ, Rönesans ve erken-modern Avrupa mimarisinin nadide örnekleriyle oluşmuş, 1991-95 iç savaşında çok tahrip olmuş ama sonradan aynı ruhla yeniden doğmuş bir kent... Hırvatistan'a vize de yok.
THY'nin seferleri muntazam,herhangi bir Türk şehrine gider gibi atlayıp gidiyorsunuz. THY, Zagreb havalimanını da büyük ölçüde domine etmiş. THY'den gelen yolculara özel muamele yapılıyor.THY yöneticileri Hakan ve Mustafa beylerin Hırvat otoriteleri nezdindeki itibarı üst seviyede. İstedikleri herşey anında oluyor. Bir dedikleri iki edilmiyor. Bunu biz bizzat yaşadık.. Sanki THY Hırvatların kendi ulusal havayolu şirketi... O sebeple oraya Türkiye'den gidenler çok rahat ediyor... Şimdi tatil zamanı.
Tüm okurlarıma tavsiyemdir...

TÜRKLERİN İTİBARINI YÜKSELTENLER
Dubrovnik'te Türklerin ve Türkiye'nin itibarı çok yüksek... Bunun en temel sebebi Dubrovnik'in en muazzam oteli olan Rixos Libertas Dubrovnik...
Harikulade bir otel olmasının yanı sıra Hırvat turizmi için de kendince bir "hizmet sektörü okulu" işlevi görüyor Rixos Dubrovnik... Hırvatistan'ın muhteşem bir coğrafyası var fakat kapitalizme geçmesi çok yeni olduğu için hizmet sektörü berbat, en güzel mekanda bir şey istiyorsunuz gelmesi saatler sürüyor, bu aslında tüm Doğu Avrupa'da böyle... Türkiye halkının ise rahmetli Özal sayesinde gözü açıldı, zihni evrenselleşti, ruhundaki girişimciliği keşfetti. Şu an hiç abartmadan söylüyorum ki "hizmetler sektörü"nde dünyanın en ileri standartlarını temsil eden bir halkız artık biz. Bunun dünyanın en önemli turizm otoriteleri de söylüyor... Eski Türkiye'den kalma "turist kazıklama" gibi abuk adetler de büyük ölçüde terkedildi ama hala öyle andavallar var...
İşte Rixos'un Türk yöneticileri ve çalışanları Hırvat meslektaşlarına bu açıdan da çok yararlı... Haliyle tüm müşteriler de çok memnun. Valla biz de çok memnun kaldık. Herşey on numaraydı... Akif Tammince bizzat işin başında duruyor, en küçük detayla ilgileniyor,bir yandan da ağabeyi Rixos mucizesinin yaratıcısı Fettah Tammince ile irtibat halinde yeni yatırımlar planlıyor. Rixos'un iki yöneticisi hem Savaş hem Volkan işlerinde çok iyiler... Diğer tüm çalışanlara öncülük ediyorlar...
Dubrovnik gibi çok güzel bir kentin en güzel otelinin bu topraklardan çıkan bir marka olması da insana gerçekten gurur veriyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder