YEMİN krizinin çözülmesi hiç olmazsa AKP ile CHP arasında anayasa yapımını kolaylaştıracak bir yumuşama sağlamalıydı değil mi? Ama öyle gözükmüyor maalesef.
On yıl süren Menderes-İnönü kavgasında bile “siyasette bahar havası” denilen dönemler az değildi; karşılıklı iltifatlar, nezaket ziyaretleri falan...
Bakalım bugün BDP ile görüşme nasıl olacak?
Geçen elli yılda siyasi olgunluğumuz ne kadar gelişmiş; ayrı bir yazı konusu.
Bugün okuyucum Ali Kılınç’ın bana yönelttiği bir soruyu ben de size yöneltiyorum:
“450 yıllık ‘Osmanlı Medrese Sistemi’nden bir tek bilim adamı çıkmamıştır, bir tek bilimsel buluş yapılmamıştır. Bunun sebepleri nelerdir?”
Evet, size göre nedir?
Tabii önce şunu belirteyim, burada kastedilen ‘modern bilimler’dir.
Nitekim Osmanlı’da matematik, mimarlık, tıp ve denizcilik alanlarında büyük bilginler yetişmiştir ama bunlar ‘doğu bilimi’nin büyük bilginleriydiler.
İtalya’da 16. yüzyılda Galileo ile simgeleşen “modern bilim” alanında Osmanlı’nın bütün doğu toplumları gibi başarısız kaldığı bir gerçektir.
Bizde niye Galileo çıkmadı?
Evet, Osmanlı’da niçin bir Kopernik, bir Galileo, Kepler ya da bir Francis Bacon çıkmadı?
Bunlar 16. yüzyılda Avrupa’da yeni bir bilim anlayışının, gözlem, deney ve matematiğe dayalı modern bilimin öncüleridir. Sonradan tarihçiler “bilim devrimi” dediler, 16. yüzyıla “Büyük Yüzyıl” unvanını verdiler haklı olarak.
Bizde Kanuni Süleyman zamanı, zirvede olduğumuz dönem... Süleymaniye Camii’nin mimari projesini ve statik hesaplarını yapıyoruz, Piri Reis haritasını çiziyoruz, Mirim Çelebi gibi büyük matematikçi ve gökbilimcilerimiz var.
Ama bir Bacon, bir Galileo yok!
Neden acaba? Mesela zevk düşkünü cahil padişahlar yüzünden mi? Kanı bozuk devşirmeler yüzünden mi? Şeriat yüzünden mi? İslam “Reform” geçirmediği için mi?..
Fakat böylesine karmaşık bir mesele hakkında “şu sebepten” diyebilmek için, evvela “ne biliyorum ki böyle diyorum” diye kendimize sormamız gerekmez mi?!
Bunu sormadan “şu yüzden” diye kestirip atıyorsak, bilim anlayışında Galileo’nun gerisindeyiz demektir!
Peki, ne biliyoruz?
“Bilim”in ne olduğu konusunda ve mukayeseli bilim tarihi hakkında bir şey okumadıysak, bu konuda fikir yürütebilir miyiz?
Daha önemlisi: Bilim devrimi Avrupa’da niye daha önce değil de 16. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı?
Hıristiyanlık’taki “Reform” sayesinde mi diyeceksiniz? Fakat Rönesans hareketi ve Galileo, Reform’u reddeden Katolik İtalya’nın çocuklarıydı!
Padişahlar yüzünden mi? Fakat ellerindeki ‘klasik’ bilimi bütün güçleriyle desteklemişlerdi!
İslam yüzünden mi? Fakat 12. yüzyıla kadar bilim devriminin öncüleri Müslümanlardı, Bacon gözlem metodunu İbn Heysem’den öğrenmişti mesela!
Peki nedendi? Bu konudaki görüşümü yazmayacağım. “Bilim ve Yanılgı” adlı kitabımın konusu bu meseledir. Pazar akşamı CNN Türk’teki “Eğrisi Doğrusu” programında tarihçi Cemal Kafadar’a soracağım sorulardan biri de bu olacak.
Bugünkü yazımın amacı, “görüş” sahibi olmak için önceden araştırmalara dayalı “bilgi” sahibi olmak gerektiğini belirtmekten ibarettir. Konuya merak uyandırarak bilim tarihi üzerine okumayı teşvik etmek istedim sadece. Vesile olduğu için Ali Kılınç’a teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder