23 Temmuz 2010 Cuma

Bu sözler birilerinin canını sıkacak


Anayasa oylamasında yandaş medya sonunda solcuların ve ülkücülerin oylarına muhtaç kaldı. İronik değil mi? Hükümet gazetelerinde günlerdir 'evet' için müthiş bir tazyik var. Elde inandırıcı malzeme kalmadığı için de sadece '12 Eylül'ün rövanşı' teması üzerinde duruluyor. Başbakan'ın konuşmalarıyla paralel ilerleyen yandaş medyanın yayın politikası da 12 Eylül'ün genç idamlarını ön plana çıkarıyor.

Kısacası, AKP artık işi gücü bıraktı tüm umudunu kendi karşıtlarını manipüle etmeye bağladı.

Ancak 12 Eylül idamları üzerinden yapılan propaganda her bakımdan samimiyetsiz. Dahası o şaşmaz kural yine geçerliliğini koruyor: Arşiv unutmuyor...

12 Eylül döneminde pek çok idamlık mahkumun avukatlığını yapan Ali Rıza Dizdar'la yapılmış bir söyleşiyi okudum dün odatv.com'da. Dizdar, aynı zamanda Sivil Toplum Kuruluşları'nda verdiği mücadelelerle de tanınıyor. Ayrıca uzun yıllar idam cezasının kalkması için mücadele eden bir isim.
Sene 1984-1986 arası...

O yıllarda Dizdar idam mahkumu ailelerle birlikte bütün siyasi partileri dolaşarak idama karşı destek istiyor. Bu tutun bir durağı da Refah Partisi ve dönemin ilk başkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Ali Rıza Dizdar ise Çağdaş Yaşam Derneği İstanbul Şube Başkanı. Erdoğan'ı makamında ziyarete Metris'te tutuklu çocukların aileleriyle gidiyor.
Bugün 12 Eylül'de idam edilenlerin son mektubunu okuyan Erdoğan'a o gün
Dizdar şöyle sesleniyor:

'İdam cezasının kaldırılmasıyla ilgili sizden destek almak için geliyoruz.'
Ve karşılığında Erdoğan şu yanıtı veriyor:

'Hayır efendim, ne demek idam cezalarının kaldırılması! Haşa! İdam cezalarının kaldırılması söz konusu değildir. Bu idam cezaları kalkmaz, biz kısmet olur iktidar olursak Fatih Sultan Mehmet Kanunları'nı getireceğiz. Düzenin kurulması için idam cezalarının devam etmesini sağlayacağız daha da arttırarak.'

Odada herkes şaşkınlık içinde; en çok da mahkum aileleri donup kalıyor.
Bugün aynı Erdoğan oy almak için gözyaşları döküyor, yandaş medya solcuların aklını çelmeye çalışıyor.
'Dün dündür, bugün bugündür' mü diyeceğiz, bu kadar kolay mı?

Bu üslup yakışmadıFatih Ürek'in elinde kılıçla çektirdiği fotoğrafa önceki gün Kelebek'te Melis Alphan şu yorumu yapmış: 'Fatih Ürek erkeksi bir tarza bürünmeye karar verdiğinden beri epey yol aldı. Baksanıza askeri tarza kadar uzandı. Napolyon olsun, Yeniçeriler olsun görseler bu manzarayı, kıskançlıktan çatlarlardı. Her şey iyi, güzel ama o kılıca dikkat. Aman diyeyim, silahla şaka olmaz; o kılıcın da nereye saplanacağı belli olmaz.'
Dost acı söyler... Olmadı Melis... Yakışmadı...

Fatih Ürek'le dalga geçeceksin diye en ucuz yolu seçmişsin, cinselliğine vurgu yapmışsın... Hem yaratıcı değil, hem kahvehane ağzı ve hem de çok çirkin. Ne demek 'kılıcın nereye saplanacağı belli olmaz.'
Kusura bakma ama çok ayıp.

HANUT AVCISI
Faturayı görelim
Önceki gün Milliyet'in Cadde ekinde Sabanur Kıraç imzalı bir yazıya denk geldim: Antalya'da yeni açılan bir otel tanıtılıyordu. Basın bülteninden hallice olan bu yazıda yeni açılan bir otel yıkanıp yağlanmış.

Hemen 'hanut mu' diye yazının üzerine atladım. Yazdığına göre kendisi İnternet'ten resimlerine bakıyormuş, dikkatini çekmiş, yanında Pamuk diye birini de alıp rezervasyon yaptırıp gitmiş. Bu arada otelin personel kostümlerini kimin tasarladığından iç mimarına kadar herkesin de adını biliyor, yazıyor. Şaşırdım, bu kadar otelde kaldım hiç personel kıyafetini kimin yaptığını merak etmemiştim.

Son zamanlarda böyle övgü yazısı okumadım... Demek ki 'Övgüde sınır yok' sözü bazen geçerli olabiliyormuş.

Ne tesadüf ki bu yazıya denk düşen günlerde bir halkla ilişkiler firması aynı otele gazetelerin eklerinde çalışanlar için hanut gezi organize ediyordu... Pek çok ek çalışanı da 'Side hanutuna' gitti...
Merak ediyorum: Milliyet'te koca bir alanı kaplayan yazı 'hanut' muydu 'alınteri' mi? Eğer hanuta gidip okuru kandırıyorsa bu düpedüz yalancılık, ahlaksızlık. Eğer gerçekten kendi gidip gerçekten kendisi beğendiyse de helal olsun. Bütün basına ders vermiş demektir.
Yine de faturasını görmekte fayda var.

Hangi konular eskidi

- Şahan Gökbakar'la ilgili bütün geyikler, onun çapkın erkek olma girişimleri...
- Gülben Ergen'in siyah saçı; daha yayılmadan kötü bir fikir olduğu ortaya çıktı...
- Twitter'da Ilıcak Ailesi... Ve Twitter'da Ilıcak Ailesi hakkında yazılan haberler, köşe yazıları.
- Sunset'te yollanan şampanyanın ardından 'Akif Bey içki içiyor mu' tartışması. Evet içiyor...
- Ayşe Özyılmazel'le ilgili herhangi bir haber...
- Deniz Akkaya ve Efe Önbilgin'in evlenip evlenmeyecekleri...

http://www.tumkoseyazilari.com/yazar/oray-egin/23-07-2010-bu-sozler-birilerinin-canini-sikacak.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder