EVET/HAYIR referandumu gayet şenlikli ve civcivli geçeceğe benziyor.
Kimi Dersim’den vurup Kerbela’dan çıkacağa benziyor...
Kimi, Ergenekon’dan vurup, Ötüken’den çıkacak gibi...
Kimi, Diyarbakır’dan vurup İmralı’dan çıkmanın hesabında...
Yandaş ıvır/zıvır takımları ise kampanyanın tuzu-biberi, turşusu olacak...
Yoldaş medyanın oydaş gevezeleri muhalefet bezirganlarına kalburla su taşımak gibi bir büyük vatan hizmeti yapmaktan geri durmayacak...
Meyhane kabadayısı ağzıyla bas bas bağıran, yırtınan Türk büyükleri(!) yemini billah edecekler:
- Seni kulaklarından tutup Yüce Divan’a götürmezsem bana da askeriye hayranı demesinler...
- Seni ayaklarından asmazsam doğmadık çocuklarımın ölüsünü öpeyim...
- Seni kaçtığın yere kadar, dünya olsun, ahiret olsun kovalamazsam ve yakalayınca bacaklarını ayırmazsam bana da OHALCI demesinler...
- Seni ve senin dostlarını, sevenlerini, et çekme makinesinde kıyma yapıp Kerbela kedilerine yedirmezsem, bana Evlad-ı Resul’luk, Nasreddin Hoca torunluğu, Ahmed-i Yesevi ahfadlığı haram olsun...
- Seni mutlaka ve kesinlikle İmralı adasına kapatıp gün yüzü göstermeyeceğiz... Eski önderimiz, yeni minderimiz bize haram olsun ki göğsünde sinsin ateşi yakacağız...
Daha çok iddialar var bohçalarda...
Amma işler tersine dönmeye başladı... Bir numaralı Balyoz sanığı ve eski birinci ordu komutanı, balyoz hareketinin bir numaralısı bay Çetin Doğan, BODRUM civarında yakalandı ve derdest İstanbul’a getirildi...
Muhtemelen öteki arkadaşları, yani laikçilikte, irtica kovalamakta, Kur’an kursu basmakta, başörtülülere dünyayı yasak kılmakta maruf ve de yeminli serdarlar birer birer kodese girecekler sanıyorum...
Ne yapsın ÇOTANAK arkadaşlar?
Umdukları dağlarda ot bitmez oldu... Güvendikleri dallar ellerinde kaldı ve DARBE beklentileri gitti gider...
Hani darbeler yapılacaktı, iktidar yüzü görmeyen askerci arkadaşlar bir sabah ansızın kendilerini iktidarda göreceklerdi, amma olmadı...
Ne yapsın bu zümera?
Gidip akıl alacakları da kalmadı yeryüzünde...
Süleyman Demirel, Sabih Kanadoğlu gibi müstesna büyüklerin bile ağızlarını bıçak açmıyor...
ÇOTANAKLAR ülkesi yasta...
En akıllı bilinenler dahi değirmende yoğurt öğütüyorlar...
Bak şu Erbakan hocanın sağ kolu Şevket Kazan ferasetine...
Kendi genel başkanı Deniz Baykal’ı tekmeleyip başkanlıktan atan Önder SAV’a akıl danışmaya gitmiş...
Diyesi ki: “Sen Baykal’ı hangi katakulli ile genel başkanlıktan uzaklaştırdın isen, bana da, bize de akıl ver ki Numan Kurtulmuş’u, eğer o olmazsa Necmeddin Erbakan hocayı başımızdan def edelim... Çünkü sen adam devirme konusunda otoritesin...
Lütfü keremine muhtacız sayın Sav... Ben ve arkadaşım Oğuzhan Asil ve de yedek Türk bizi kollamanızı talep ediyoruz... İyiliğinin altında kalmayız... İstersen CuHaPa’lı bile olmaya hazırız...”
Ne demişler?
Denize düşen yılana sarılır...
Denizi kurutan zevata sarılmak ise daha evladır...
Deniz Baykal makamı terk etmeden önce ‘komplo komplo’ diye diye papağana dönmüştü... Bir gördü ki esahtan komplo imiş, ancak komployu yapan, yürüten kendi sekreteri olduğunu geç fark etti...
Önce haşa diyelim de, sayın Şevket Kazan inşallah bir çıplaklar yatak odasına dostlarını layık görmez...
Ben Şevket Kazan beyin gizli CHP’liliğini 1975’ten beri bilmekteyim...
Ecevit ile ortaklık kurduklarında niceliği ifşa olmuştu...
Umarım elan devam ediyor o dostluk...
Son sözüm şu:
Artık hapishanelere Paşalar Konağı desek hata mı yaparız...
EVET ya, EVET EVET!..
Evlat, referandumdan, kampanyadan söz eyle
Birleşmiş üç çotanak kumpanyadan söz eyle
Yakında sahur-iftar kapımızdan girecek
Laikçime votkadan, şampanyadan söz eyle...
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder