20 Temmuz 2010 Salı

Özal’lı Yıllar

Tarih : 21.04.2010 - 20:26:29

8. Cumhurbaşkanımız aramızdan ayrılalı 17 yıl oldu. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen her hatırlayışta içim yanar. Ruhuna okunan 40 bin kur-an hatmi ve anma törenleri halkın teveccühünü yansıtır. Acaba neydi rahmetli Özal’ı farklı kılan. Neden bu millet onu bağrına bastı, neden unutamıyor? Herkes bunu düşünmeli, hayatına bir renk katmak isteyen, iz bırakmak isteyen herkes özellikle siyasiler. Rahmetli Özal konuşan insandı, dinleyen insandı, fikirlere saygılıydı. Serbestlikten yanaydı, barışıktı, kaynaşıktı. Bir ömür boyu asık suratlı gördüğümüz makamlarda tonton sevecen Özal’ı görmek milletimiz adına bir şanstı.

Evet aradan 17 yıl geçti. Ölüm haberini Antalya gezimizde öğrendik, ailece yıkılmıştık. Misafir olduğumuz dostumuzun yaşlı annesi hüngür hüngür ağlıyordu. “Çok büyük bir devlet adamı kaybettik, böylesi zor gelir” diyordu. Hakikaten öyle pratik zekâ, cesaret, dinine ve devletine bağlılık onu farklı kılıyordu. Özal rahmetli oldu ama Özalizm devam ediyor. Onun sayesinde devletin soğuk yüzü aydınlandı. O gündür, bu gündür devletle millet kaynaştı. Bir samimiyet ve muhabbet oluştu. Önceden polisi gören sinerdi. Askeri gören kaçardı. Maliyeciyi gören şaşırırdı. Çok şükür şimdi hepsi ile dost olduk.

Şimdi onu yad etmek boynumuzun borcu. Ancak onu esas yad etmek projesini tamamlamaktır. GAP, KOP projeleri, hızlı tren ulaşımı, serbest piyasa ekonomisini yaymak ve Türkiye’yi süper güç haline getirmek. Diğer projeler eksiği ile noksanıyla devam ediyor. Ancak serbest piyasa ekonomisi kalmadı. Hepsi maalesef kapitalistlerin eline geçti. Köylü, emekli, işsiz, esnaf ve sanatkar perişan. Bu denge kurulmadığı takdirde serbest piyasa ekonomisi olmaz. Nerede Özal’ın orta direği?

Rahmetli Özal sık sık televizyona çıkar. “Sevgili vatandaşlarım bu gün size misafirim” derdi. Yapılan hizmetlerin yapılacakları iç borcu, dış borcu hepsini çok samimi bir şekilde anlatırdı. Bilgi ve becerisi ile tüm sorunlara açıklık getirirdi. Toplumun tüm katmanlarını kucaklardı. Hacısı, hocası, profesörü, genci, yaşlısı, topçusu, popçusu herkesi kucaklardı. Cenazesine katılan bir doğulu arkadaşı “ Hasan abe ben şaştım diyor, bütün Ankara ayakta, tüm insanlar yasta” diyor.

Evet, o farklıydı dindardı, samimiydi, işin ehliydi, hakkın emrinde, halkın hizmetindeydi. Son günlerini rahmetli Türkeş’le, Türk Cumhuriyetlerinde geçirdi. Buralar bizim ata yurdumuz, buralar bizim ana yurdumuz diye hasretini sevdasını haykırıyordu. Oralarda ecdat yadigârı bütün eserleri gezdi. Bakımları için bütçe ayırdı. Oralardaki soydaşlarımızla çok samimi diyalogları oldu. Rahmetli Türkeş’inde ideali, sevdası aynıydı. Oda çok memnun oldu duygulandı.

Hülasa Özal’lı yıllar hareketliydi, bereketliydi. Keskin zekâsı ileri görüşü vardı. Rakipleri ona ayak uyduramayınca hizmetlerini sabote ettiler. Etmeselerdi şuanda Musul, Kerkük bizimdi. Halada bizim çünkü cennet mekan İkinci Abdülhamit Han orayı Türk milletine vakfetmiş, vakıfa hiçbir devlet itiraz edemez. Ermeni sorununu da kökten çözecekti. Azerbaycan lideri rahmetli Elçi beyle işbirliği yapıp, Ermenileri Dağlık Karabağ’dan söküp atacaklardı, ama ömrü vefa etmedi.

Rahmetle, minnetle ve hasretle anıyor, cennet mekânın olsun diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder