1 Temmuz 2011 Cuma

Camilerimiz

 
Diyanet İşleri Din işleri Yüksek Kurulu Başkanlığı 5.8.1997 tarihli gazetelerde yer alan şu kararı vermişti: “Camilerin, ibadet amacının dışında kullanılması dinen haramdır.” Üzülerek belirtelim ki, müslümanlar olarak ibadetten anladığımız dar manada sadece beş vakit namaz olarak görülmektedir. Hac ve umreye gidenler, Mescid-i Haram’da hem namaz kılmış, hem de gerektiğinde uyumuştur. Hem tavaf etmiş, hem de acıktığında yanında bulundurduğu yiyeceği yemiştir. Hem dua etmiş ve hem de yanındaki arkadaşıyla sohbet etmiştir.

Ne yazık ki Mescid-i Haram’da bu hareketi yapanlar, ülkesine dönünce yaz kursu için camiye gelen çocukların konuşmasını, oynaşmasını kıyamet alameti olarak algılamıştır. Camide birisi su içse gırtlağına kadar günaha girdiğini zannetmiştir. Hatta biri edep dahilinde caminin bir köşesinde uyusa, camiden dışarı atılmasını hedeflemiştir. Niçin? Çünkü bu ülkede bazılarımız, camilerle ilgili ıstılahları gereken seviyede öğrenememiştir.
Mimari bakımından mütevazı olsa da, fonksiyonları bakımından büyük önem arz eden camilerimizin konumu bir zamanlar nasılmış, bir bakalım:
* Camilerimizin minberleri (hatibin hutbe okuduğu yer), İslami ilimlerin öğretildiği bir yer olarak görülmüştür.
* Camilerimizde kütüphaneler oluşturulmuş. Hatta, bünyesinde 12 bin adet eser bulunduran camilerimiz olmuştur.
* Son yarım asra kadar dersiam (profesör) dediğimiz her ilimden nasibi olan alimlerimiz, güncel olayları halkın anlayacağı şekilde yorumlamışlardır.
* Camilerde imam ve müezzinlik yapmak isteyenler, halkın önünde imtihan edilmiştir. Arkasında namaz kılacağı imamın imtihan edilişine halk bizzat şahit olmuştur.
* Adlarını ve hizmetlerini övgü ile andığımız mezhep imamlarımız hep camilerde okumuş ve yetiştirdikleri talebeleri yine camilerde okutmuşlardır.
* Hanımlar haftada bir defa da olsa camilere gelmiş, özel sohbetlere katılmış ve özel sorularına camilerde cevap aramışlardır.
* Halkın toplandığı ve önem arz eden konularını, istişare ederek karara bağladığı mekandı camilerimiz.
* Camiler aynı zamanda, Kur’an-Hadis-Tefsir-Fıkıh-Astronomi Matematik-Fizik v.s gibi tümü ilimler okutulduğu bir okul konumundaydı.
* Sosyal yardımlaşma ve dayanışma merkezi olarak kullanılmıştır.
* Toplumun tüm problemleri çözüm aranmak üzere camiye taşınır ve orada konuşularak sonuçlandırılırdı.
* Sanat ve kültür etkinlikleri yapılırdı. Peygamber Efendimiz’in teşvikiyle mescidinde spor gösterileri yapılmış, şiirler okunmuş, Habeşistan’dan gelen harp oyunları gösterisi yapılmıştır.
* Nikah kıyılmış, rüya tabir edilmiş, ganimet malları paylaştırılmıştır. Bunlar sadece camilerde yapılanlardan birkaç örnek.
Bazıları bu uygulamalara itiraz edebilir. “O zaman şartlar öyle idi. Günümüzde şartlar değişti. Camilerdeki yapılan hizmetler daha modern salon ve yerlerde yapılmaktadır” diyebilirler.
Biz de cevap olarak deriz ki, camilerimiz, diğer dinlerin mabetleri gibi sadece belirli zamanlarda ibadet için açılan, diğer zamanlarda kapatılan mekanlar durumuna düşürülmemelidir. Camilerimizi asıl fonksiyonuna döndürmek için gayret edelim. Mesela yaz kursları vesilesiyle gelen çocuklarımıza ve gençlerimize camilerimizi sevdirmek ve onları kazanmak için daha sevecen, müsamahakar bir tutum sergileyelim. Onların çocukça davranışlarını hoş karşılayalım. Onların bugün çocuk olduklarını ve ileride camilerimizi onların dolduracaklarını unutmayalım.
Yukarıda maddeler halinde özetini vermeye çalıştığımız hususları hayata geçirmek için çalışsak, camilerimizin daha fonksiyonel hale geldiğini ve hayatımızdaki etkisinin de arttığını görürüz inşaallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder