15 Ağustos 2010 Pazar
Ben nasıl hayırcı oldum
- Etrafıma şöyle bir bakınca, kıl kaptığım “evetçi” sayısının, kıl kaptığım “hayırcı” sayısından çok fazla olduğunu fark ediverdim. Hemen “hayırcı” oldum.
- Bazıları işi bir “iman oylaması” olarak gösterip, “Muhterem kardeşim, eğer hayır dersen dinden imandan çıkarsın maazallah” havasını estirince... Hem Müslüman kalınıp hem de “hayırcı” olunabileceğini göstermek için “hayırcı” oldum.
- “Evet” cephesinin olayı “Ne sihirdir ne keramet / el çabukluğu marifet” ustalığıyla “12 Eylül’le hesaplaşma” noktasına getirmesine sinirlenip “hayırcı” oldum.
- “Evet” demek kadar “Hayır” demenin de bir hak olduğuna kesin iman etmiştim. Bu yüzden “Hayır diyenler öldü de evet diyenler ölmedi mi?” mesajının altını çizmek için hayırcı oldum.
- “Hayır dersen PKK’cı olursun” şeklindeki “öcü masalı”nın beni zerre kadar ırgalamadığını göstermek ve “Hayır diyorum ve PKK’cı olmuyorum” diyebilmek için “hayırcı” oldum.
- “Hayır” oylarının yüksek çıkmasının bugünkü iktidarın demokrasi çerçevesi içinde kalmasına yardımcı olacağını umduğum için “hayırcı” oldum.
- 12 Eylül’e meydan okuyanların, referandumdan yüzde 99 oranında “evet” çıksa dahi Kenan Evren’in kılına bile dokunamayacaklarından yüzde 99 emin olduğum için “hayırcı” oldum.
- Parlamentonun yargıç seçmesinin, “Başbakan’ın yargıç seçmesi” anlamına geldiğini gayet iyi bildiğim için “hayırcı” oldum.
- “Türkiye’ye demokrasi getirmek” dışında bir tutkusu olmayanların, Anayasa’yı nasıl değiştireceklerini bildiğim için “hayırcı” oldum.
Feryada kulak verenler
İKTİDAR yanlısı yazarların Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın feryatlarına kulak vermediklerini yazmıştım.
Bir düzeltme yapıyorum:
Nazlı Ilıcak Sabah Gazetesi’nde yazdığı yazıda, Mehmet Metiner ise hem Bugün Gazetesi’nde yazdığı yazıda, hem de katıldığı televizyon programlarında Balbay ile Özkan’ın feryatlarına kulak vermiş.
Ramazan duası
- Allah’ım! Sen bizi şu cehennem sıcağında arabasının klimasını çalıştırmayarak küçük hesap yapan taksi şoförlerinden koru...
- Allah’ım! Sen bizi oruç tutan ama öfkesini tutamayan mümin kullarına bilhassa iftara yakın saatlerde bulaşmaktan koru...
- Allah’ım! Sen bizi oruç tutulup tutulmadığını kontrole merak sarmış din zabitlerinden koru...
- Allah’ım! Sen bizi şu mübarek günlerde televizyon hocalarına sorulan “Sakız çiğnesem orucum bozulur mu?” türü geyiklerden koru...
Kimlerden korkarım
- “Halkın önemli bölümü bizim arkamızda” diyerek kibirlenenlerden...
- Görüşlerini zerre kadar değiştirmemekle övünenlerden...
- Ünlü olmanın dayanılmaz cazibesine kilitlenip bunun için her türlü değerini fedaya hazır olanlardan...
- Rezil olmaktan korkmayanlardan...
- Gizliyi ve saklıyı araştırmayı kendine meslek edinenlerden...
- Rakiplerinin kişisel zaaflarını miting meydanlarına taşımakta beis görmeyen siyasetçilerinden...
- Askerin gücünü kaybettiği ve tek iktidar odağının hükümet olduğu şu dönemde, sadece iktidar karşıtlarına yüklenmeyi huy edinen yandaşlardan...
- Uzlaşma aramayı “karşı tarafa yaranma” olarak algılayan dar kafalılardan...
- Kifayetsiz muhterislerden...
Beyaz haberler
- Orhan Pamuk’un İstanbul, edebiyat ve hayat üzerine yazdığı yazılardan oluşan “Manzaramdan Parçalar” adlı son kitabı İletişim Yayınları’ndan eylül ayında çıkıyormuş.
- Fazıl Say twitter’dan tüymüş.
- Ayşe Kulin’in “Bir Gün” adlı romanı Almanya’da yayınlanmış ve Alman eleştirmenler tarafından “Etkileyici ve yol gösterici” bulunmuş.
- Nuri Bilge Ceylan başrolünde Cem Yılmaz’ı oynattığı son filmini tamamlamış.
- Sabahat Akkiraz’ın “Dillerdeki Türküler” ile Selda Bağcan’ın “Dost Merhaba” adlı yeni albümleri çıkmış.
- Şair Erdem Bayazıt için özenle hazırlanan “Erdem Bayazıt’a Armağan” adlı kitap Maraşder’in kültür yayını olarak çıkmış.
- Topkapı Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde dün başlayan “Ramazanda Caz” etkinliğine ilgi büyükmüş.
Fark yok
RAMİZ İlker diye bir emekli general ile Serdar adlı bir Vakit elemanı televizyonda tartışıyor.
Biri iktidar karşıtı, diğeri iktidar yanlısı... Biri sözde ulusalcı, diğeri sözde dinci... Ama ikisinin de kafa aynı...
Televizyonda tartışıyorlar:
Ramiz adlı emekli general, Serdar adlı Vakit elemanına “Sen rakılı tatlı yedin mi?” diye soruyor.
Serdar adlı Vakit elemanı ise “Bu ne tuhaf soru böyle” falan diyeceğine karşı saldırıya geçiyor:
“Sen ramazanda bile içki içersin” diyor.
Ramiz adlı general “Ben ramazanda içmem” diye bağırıyor... Serdar adlı eleman üstüne gidiyor.
Biri “Rakılı tatlı yedin mi” diyor, diğeri “Ramazanda içki içersin” diyor. İkisi de küçüklük yapmakta sınır tanımıyor. Düzeysizlikte aynılar... Palyaçolukta aynılar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder