12 Ağustos 2010
Referandum geri sayımında son bir aya girdik. Liderlerin konuştuğu meydanlar canlı...
TV’deki tartışma programlarının reytingi yüksek...
Yaza, sıcağa, Ramazan’a rağmen siyasete ilgi fazla...
“Halk henüz referandumda neyin oylanacağını bile bilemiyor” dense de, hemen herkes bunun kritik bir referandum olacağının bilincinde...
Peki bir ay kala durum nasıl görünüyor?
* * *
“Evet” cephesi işi daha ciddiye alıyor gibi...
Başbakan’ın en büyük başarısı, 12 Eylül’deki referandumu “12 Eylül’le hesaplaşma” olarak sunma kurnazlığı oldu.
Grup toplantısında dökülen gözyaşlarıyla başlatılan “Darbeden hesap soralım” kampanyası hayli taraftar topladı.
Bazı 12 Eylül mağdurları, hatta asılmış bazı gençlerin aileleri “Evet” diyeceğini açıkladı.
Bazı güçlü “Evet”ler “Hayır” cephesini zayıflatabilir:
Fetullah Gülen, ölüleri bile mezardan kalkıp oy vermeye davet etti.
Saadet bölündü; ama hem Erbakan hem Numan Kurtulmuş “Evet” diyor.
BDP’nin referandumu boykot kararı “Evet”e yarar.
Sezen Aksu’nun “Evet”i de -CHP’nin verdiği ilk asabi tepkiden de anlaşılabileceği gibi- önemli...
Köşe yazarları arasında “Yetmez ama evet”çiler çok...
Sendikalar bölünmüş durumda...
Ramazanın yaratacağı hava ve referandumun bayram tatilinin son gününe gelmesi de “Evet” cephesinin avantajı...
* * *
“Hayır” cephesine gelince...
Kılıçdaroğlu çırpınıyor. Aslında bu vesileyle seçim meydanına hazırlanıyor; kürsüye ısınıyor. Ancak önceki gece Habertürk’te kendisinin de Sezen Aksu örneğinde itiraf ettiği gibi birçok ismi “Hayır”a ikna etmekte yetersiz kalıyor.
Erdoğan’ın işçi emeklisi mi memur emeklisi mi olduğu polemiği, referandumu etkileyecek cinsten değil...
Öte yandan Baykal’ın gözlemi doğru:
CHP’de Kılıçdaroğlu’ndan başka çalışan yok gibi... “Karşı cephe”nin profesyonelce sızdırdığı “CHP’liler tatilde-kumarda-kaçamakta” görüntüleriyle bu izlenim hepten pekişiyor.
CHP’nin “Neden Hayır”ı açıklayan kitapçığı daha yeni çıkabildi; AKP’nin “Neden Evet” kitapçığından 3 hafta sonra...
Tabii CHP ve MHP örgütü ve tabanı içinden “Evet”çilerin çıkması da cephede gedik açan gelişmeler... Baykal’ın yıllarca sağ kolu olmuş Eşref Erdem bile bunu 12 Eylül’le hesaplaşma sayıyorsa, CHP’nin referandumu iyi anlatabildiği söylenebilir mi?
* * *
12 Eylül, bu referandumun özü değil; süsü...
Gerçekten amaç bu olsa, CHP Meclis’te uzlaşmaya hazırdı; ama öyle olsa referandumda AKP’ye koz kalmazdı; uzlaşmadılar.
Referandumda aslen “Yargının bağımsızlığı” oylanacak.
Hukuk zaten perişan halde; ama bağımlı bir yargıyla neler yapılabileceği, son YAŞ toplantısı sırasında çok acemice oynanan “yakalama-tutuklama-bozma” oyunuyla apaçık görüldü.
Önümüzdeki bir ay içinde muhalefet, 12 Eylül referandumunun amacını “12 Eylül’le hesaplaşma” sananlara bunun aslında “yargıyı (da) kontrole alma” operasyonu olduğunu anlatamazsa ve referandumu “Hükümet’ten kurtulma” oylamasına dönüştüremezse işi zor...
Güçlü bir “Evet”, Kenan Evren’i zerrece etkilemez, ama yürüyen davaların seyrini ve Erdoğan’ın gelecek seneki seçim şansını çok etkiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder