10 Ağustos 2010 Salı
TÜRK siyasetinin önümüzdeki 1 yıl boyunca soracağı soru bu değil mi? Seçimlere kadar, ki tahminen mayıs ila temmuz arasında bir yerlerde yapılacak, bu sorunun yanıtı tartışılacak.
CHP, AKP’yi iktidardan aşağı indirebilecek mi?
CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde geçmişe göre oylarında ciddi bir artış yaşadığı kesin.
Ama bu yeterli olacak mı?
Liderlere baktığınız zaman Tayyip Erdoğan’ın tarzı, tavrı, karizması belli.
Kılıçdaroğlu da tamamen farklı bir portre olarak başarılı.
Her iki lider de, halk tarafından, kendi kitleleri tarafından seviliyor, beğeniliyor.
Üstelik Kılıçdaroğlu, kendinden önceki lidere oranla bir farklı başarı daha yakaladı.
Tartışma konularını o belirlemeye başladı.
Eskiden Erdoğan söyler, Baykal yanıt verirdi.
Şimdi Kılıçdaroğlu söylüyor, Erdoğan yanıt veriyor.
Tartışma gündemini belirlemede Baykal’dan daha başarılı.
Ancak her şey buraya kadar.
Daha sonra AKP’nin CHP’ye karşı ezici üstünlüğü başlıyor.
O üstünlüğün adı “teşkilat”.
AKP, teşkilat konusunda CHP’nin kat be kat önünde.
Daha fazla kaynağa sahip olmaları bir yana, çok daha iyi çalışan bir teşkilatı var AKP’nin.
Toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz edebilen, çok iyi örgütlenmiş, hiç boş alan bırakmayan bir yapı AKP.
Her şeyi izliyor, her şeyi gözlüyorlar. Ev ev, kapı kapı dolaşıyorlar.
Kadın kollarından inanılmaz bir biçimde yararlanıyorlar.
Genel Başkan’ı hiçbir şekilde desteksiz bırakmıyorlar.
CHP’de ise bu yok.
Kılcal damarlara nüfuz edebilecek bir yapılanma içinde değiller.
Pek az yerde kapı kapı dolaşıyorlar. Evlere belirli bölgelerde girebiliyorlar.
Gözlem güçleri zayıf. Parti içi iletişim de güçlü olmadığı için, AKP’nin zaaf noktalarını
yakalayamıyor, bunun üzerine gidemiyorlar. Siyasette çok boş alan bırakıyorlar. AKP’nin güçlü olduğu
alanlara giremiyorlar. Emin olun, seçim günü geldiğinde sandık kurullarında görev alacak CHP’li
sayısı fazla olmayacak.
O kadar ki, genel başkanlarına bile yeterince destek olmuyor, Kılıçdaroğlu’nu boş koltuklara
konuşur durumda bırakmaktan bile gocunmuyorlar.
Bu yüzden de CHP’de Kılıçdaroğlu, arkasında iyi organize olmuş bir örgüt desteği olmadan çalışmak zorunda kalıyor.
Böyle bir CHP’nin Kılıçdaroğlu sayesinde seçimlerde geçmişe oranla çok daha iyi oy alacağından kuşkum yok. Ama böyle bir CHP’ nin, AKP’yi iktidardan edebilmesi güç.
MÜTHİŞ BİR FİLM
Leonardo DiCaprio'yu hiç sevmememe rağmen, bizim "Sıfırcı Mehmet Açar" bile yüksek not verince "Şu filmi bir göreyim" diyerek "Inception"a gittim pazar günü.
Türkçe'ye "Başlangıç" diye çevirmişler galiba.
Gittiğim sinema kompleksinde üç salonda birden oynuyordu ve üçü de doluydu.
Filmi anlatan densizlerden değilim. Merak etmeyin.
Ama şu kadarını söyleyeyim, hayatımda izlediğim en iyi filmler arasında herhalde ilk ona girecek bir film olmuş.
Gerçekten müthiş.
Leonardo DiCaprio'yu bile beğendim.
Filmden sonra filmi izleyen psikiyatr bir dostumla konuştum.
Yeni dönemde insanın iç dünyasını anlatan bu tarz filmlerin çok artacağını ve hepsinin iş yapacağını söyledi.
"Son 10 yılda insanların ruh dünyasında bir boşluk oluştu. Bunu bir şekilde alt etmek gerekiyor. Matrix bunların ilkiydi. Bu daha da basitleştirerek aynı yere giriyor" dedi.
Film gerçekten etkileyici. Ancak bir tavsiyem var.
Küçük çocuklarınızı asla bu filme götürmeyin.
Kafalarını fena halde karıştırabilir.
Serdar Turgut'a ise Rana'yı bu filme götürmesini tavsiye ediyorum.
Belki filmden sonra Rana'yı "uyanmaya" ikna edebilir.
HER GENERAL GENERALDİR
NE demiştim size.
"Bu kriz, kriz falan değil. Yasalar belli. Neyin nasıl olacağı belli. Boşuna büyütülüyor"
dememiş miydim?
Çözüldü işte. Hiçbir koltuk boş kalmadı.
Sonuçta boş makamlara yine askerler geldi, belediye memurları değil.
Ortaokul çağında öğrenci olarak Silahlı Kuvvetler bünyesine katılmış ve 50 yıldır Silahlı Kuvvetler'de görev yapan adamlar.
Ben size söyleyeyim, TSK'nın komuta kademesindeki generaller arasındaki fark "kıl"dan incedir.
Siz bakmayın bazılarının,
"Şu paşa şöyledir, bu paşa böyledir" cıvıklıklarına.
Yıllarca imbikten geçerek, elene elene gelmiş paşaların hepsi birbirine benzer.
Aralarında uçurum olarak nitelenebilecek bir fark yoktur.
Bu yüzden benim içim rahat.
Anlamadığım tek şey, Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında bugüne dek olumlu tek satır yazmamış olanların, Orgeneral Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanlığı yolunun açık olmasına neden bu kadar sevindikleri.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
"Kendi ilini yapamayanlar, başkalarının yaptığı işlere çamur atmadığı zaman"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder