Yakalanması sonrasında Abdullah
Öcalan’ın verdiği ifadelerden bir bölüm:
“1997’de Yunanlı iki istihbarat generali ile silah yardımı ve Lavrion kampının imkanlarından yararlanma karşılığında
anlaştık.
Yunanlı general bizden ısrarla Turizm Bölgelerini vurmamızı ve pilot bölge olarak da Antalya’yı seçmemizi istedi.
Anlaştık ve Antalya’da terör için örgütün seçkin kadrolarından iki grup oluşturduk.
Birinci grubu Tolhildan kodu ile Antalya’nın Kemer tarafına, ikinci grubu da Tandürek kodu ile Manavgat tarafına konuşlandırdık. Hedefimiz Türkiye’nin Akdeniz sahilinde turizmi bitirmekti.”
Tarih: 1997’nin Aralık ayı!
Kemer-Aslanbucak dağ yolunda safari yapan yabancı turistlerin yolu bir grup PKK’lı tarafından kesildi ve örgüt propagandası
yapıldı.
Öcalan’ın verdiği ifadelerden bir bölüm:
“1997’de Yunanlı iki istihbarat generali ile silah yardımı ve Lavrion kampının imkanlarından yararlanma karşılığında
anlaştık.
Yunanlı general bizden ısrarla Turizm Bölgelerini vurmamızı ve pilot bölge olarak da Antalya’yı seçmemizi istedi.
Anlaştık ve Antalya’da terör için örgütün seçkin kadrolarından iki grup oluşturduk.
Birinci grubu Tolhildan kodu ile Antalya’nın Kemer tarafına, ikinci grubu da Tandürek kodu ile Manavgat tarafına konuşlandırdık. Hedefimiz Türkiye’nin Akdeniz sahilinde turizmi bitirmekti.”
Tarih: 1997’nin Aralık ayı!
Kemer-Aslanbucak dağ yolunda safari yapan yabancı turistlerin yolu bir grup PKK’lı tarafından kesildi ve örgüt propagandası
yapıldı.
Dahası, 9 araç ateşe verildi!
Turizmin merkezindeki bu olay üzerine dönemin Başbakan’ı Mesut Yılmaz başkanlığında askerlerin de katılımı ile acil olarak İç Güvenlik Zirvesi yapılarak bu konu masaya yatırıldı. Saatler süren toplantı sonrasında özel bir birliğin Antalya kırsalına gönderilip PKK ile göğüs göğse muharebe etmesi karar altına alındı.
Hemen birlik oluşturuldu ve başlarına da gözüpekliği ve kararlılığı ile tanınan bir subay atandı.
İşte o subayın komutasındaki özel birlik, MİT, Emniyet ve Jandarma İstihbaratı ile de koordinasyon kurarak tamı tamına 6 ay Antalya kırsalında cirit atıp operasyonlar yaptı.
Günler ve haftalarca şehre inmeyip Antalya’nın dağlarında PKK’lı kovalayan ve operasyonlar yapan bu birliğin komutanı Haziran ayının 14’ünde raporunu şöyle verdi:
-Antalya kırsalı terörist unsurlardan tamamen temizlenmiştir, arz ederiz!
PKK mücadelesinde sembol olmuş bu kahraman komutan Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında devlet tarafından sorguya da dahil edildi.
Peki kim midir bu komutan?
Albay Atilla Uğur’dur.
Şimdi ki yeri ve rütbesi mi?
O şimdi cezaevinde!
Niçin mi?
Kendisi ve hiç kimse bilmiyor!
Nasıl mı olur?
Silivri’de Ergenekon kapsamında yatırılanlar için oluyor işte!
Dehşet verici olan ayrıntı, teröristle mücadelenin kahramanı olan bu subayın bugün terörist ithamı altında olmasıdır!
Adeta 1997’de Antalya kırsalındaki PKK avının rövanşı yapılıyor ya da hesabı
soruluyor!
Kahramanları ancak böyle öldürürsünüz!
Kahramanları öldürülen topluluklar ise er ya da geç dağılırlar!
MAÇ BİTTİ...
Başesgioğlu, Özcan ve Köksal Toptan!
Size bugün aktif siyasetimizden
üç portre sunup kıyas yapmanızı
isteyeceğim.
Birincisi Murat Başesgioğlu’dur.
Murat Bey AKP’nin açılım ihanetine başlangıçtan beri tavır koyan isimlerinden biriydi!
AKP’nin Kızılcahamam toplantısında yüzlerce AKP’li vekilin önünde Tayyip Erdoğan’a, “Yanlış yapıyorsunuz, bu açılım ülkeyi bölünmeye götürür” yürekliliğini gösterebilen bir isim.
Sadece o gün de değil!
Başesgioğlu benzer direnişini akabinde de gösterdi!
Baktı ki sonuç alamayacak, hem kamuoyunu uyarmak hem de günaha ortak olmama adına siyasi ikbal kaygısı hesabı yapmadan bastı istifasını!
Sonuç: Murat Bey toplum vicdanındaki yerini aynen muhafaza ediyor, öyle ki hemşerileri kendisini yüzlerce araçlık konvoyla karşılayarak selamladı ve bağrına bastı.
12 Eylül öncesinde Edirnekapı Öğrenci Yurdu kökenli olan Murat Başesgioğlu bugün onuru ile dimdik ayakta!
İkinci isim Zekai Özcan’dır.
O da Murat Bey gibi 12 Eylül öncesinin sembol olmuş Türk Milliyetçilerinden ve benim de bir süre kaldığım Trabzon Öğrenci Yurdu’ndan!
Bürokrasideki Genel Müdürlük koltuğunu, yanlışa ortak olmama adına tekmeleyen yani oradan istifa eden adam!
O da Başesgioğlu misali açılımı ihanet görüp açıktan tavır alan ve meydan okuyup AKP’yi terk eden biri!
Ve üçüncü isim Köksal Toptan!
Bir dönem Çiller’le merkez sağın önderi olma yarışına giren isim!
Lafa geldi mi milliyetçiliği ve üniterliği kimselere bırakmayan büyük devlet
adamı(!)
Murat ve Zekai beyler istifa ederken o hâlâ eyyamcılık yapmaya devam ediyor!
Tesadüfen yani konjonktür gereği TBMM Başkanı oldu ya, bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı hesaplarını yapmaya başladı!
Açılımmış, ülke ayrışırmış umrunda değil!
Makam, mevki virüsü içine girmiş
bir kere!
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu kadar olamadı ve onun Sinan Aygün’ü cezaevinde ziyaret etmesi misali can dostum dediği Mehmet Haberal’ı bir kez bile aramadı!
Ahh Köksal ağabey, cihanın bütün koltuklarına otursan neye yarar, bak bugün 40 yıl iç içe olduğun o büyük kitle senin yüzüne bile bakmıyor!
Şekilde görüldüğü gibi Murat ve Zekai beylerin önceliği vatan, Köksal Bey’in önceliği ise koltuk ve kişisel hesap olmuştur!
Bir maça iyi başlamak önemli değildir, önemli olan iyi bitirmektir!
Bu yazı
http://www.tumkoseyazilari.com/yazar/sabahattin-onkibar/15-08-2010-kahramanlar-boyle-olur.htmllinkinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder