Seçim yaklaştıkça heyecan artıyor. Görev paylaşımı sonunda bana da CHP’yi takip etmek düştü. Önce, bir vatandaş olarak Kartal Yakacık’ta CHP’li belediyenin tapu dağıtım törenini izledim. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ertesi sabah Fatih’ten başlayıp Zeytinburnu ve Bayrampaşa ile devam eden gezisine davet etti. Seçim otobüsünde ikinci bölge adaylarının tamamı bulunuyordu. Gazeteci olarak da Ahmet Hakan, Mehmet Tezkan ve Pakize Suda’yı gördüm.
Gezi sırasında, sokaktaki vatandaşın çoğunluğu Kılıçdaroğlu’nu içtenlikle selâmladı. Tek tük ilgilenmeyenler de oldu.
Kılıçdaroğlu, kısa konuşmalarında, daha önce hazırlanan 41 vaatten, en fazla 6’sını veya 10’unu dile getirebiliyor. Aile sigortası, askerliğin kısaltılması, emekliye millî gelirden pay gibi projeler artık benimsenmiş ve ezberlenmiş durumda.
CHP’li vatandaş ise küçük semt mitinglerinde bütün marifetini gösteriyor. Zeytinburnu’nda genç bir kadının taşıdığı pankartta, “AKP kapatılmasın, yabancılara satılsın” diye yazıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun ilk dikkatini çeken de bu pankart oldu. “Satılsa da artık kimse almaz” dedi.
“Sahil kesiminden oy alamadığı için AKP’nin kendi sahilini üretme çabalarına ’çılgın proje’ denir” veya “Yola 85 koruma ile çıkan Başbakan’ın özlü sözü: Yola kefenle çıktık” gibi pankartlar da vardı.
Bayrampaşa’da Kılıçdaroğlu’nun da hemen benimsediği slogan, üniversite sınavlarındaki şifreden bahsederken atılan “Şifreci Tayyip” sloganı idi.
***
CHP’nin bütün toplantılarında kadınlar, katılanların yüzde 50’sini oluşturuyor. Büyük kısmının başı açık ama üçte biri geleneksel başörtüsü takıyor veya nadiren türban kullanıyor. Adayların da önemli bir kısmı kadın ve hemen hepsi genç yaşlarda.
Kılıçdaroğlu, “Beş bakanlar kurulu çıkaracak kapasitede kadın adaylarımız var” diyor.
Kılıçdaroğlu, günde 16 saat çalıştığını söylüyor. Dur durak yok! Enerjisi ise gün geçtikçe artıyor. Sesinden, bütün kalbiyle konuştuğunu hissedebiliyorsunuz. Aynı enerjiyi Gürsel Tekin’de de görmek mümkün. CHP’nin bu seçimden başarı ile çıkması için Kılıçdaroğlu ve Tekin’de gördüğüm enerjinin bütün CHP kadrolarına sirayet etmesi lâzım. Ancak kadrolar, parti içinde son dönemde yaşanan dalgalanmaların etkisinden henüz kurtulmuş değil. Tam bağımsızlıkçı Kemalist çizgide olanlar, sosyal demokratlar ve sosyalistler arasında uyum yok. Seçim sathı mailinde, bu farklılıklar, incitici olmamakla birlikte partililer arasında hala konuşuluyor.
Yine parça parça CHP’nin bütün projeleri faydalı görülse bile hepsinin üzerinde kuşatıcı bir yeni düzen vaadi algılanmıyor. Evet Kılıçdaroğlu, rant imparatorluğunu yıkıp yerine halkın iktidarını getireceklerini bunun da demokratik bir devrim olacağını söylüyor ama bu söylemin altının doldurulması gerekiyor. Şimdilik bu vaat, kuvvetli bir rüzgar estirmiyor. Oysa, hepsinden önemlisi bu!
Çünkü hukuk devleti yeniden inşa edilmeden Türkiye’de hiçbir sorunun çözülmesi mümkün değil.
Kılıçdaroğlu ile ayaküstü kısa bir süre görüşebildim. Yeniçağ ve yazarlarını özenle ve severek takip ettiğini söyledi. Ben de kendisine başarılar diledim.
***
Bayrampaşa’da otobüsten inip taksiye bindiğimde bir arkadaşım telefon etti, “Televizyonda, canlı yayında ve parti otobüsünün üstünde seni CHP adayları arasında gördüm CHP adayı mı oldun?” diye sordu. “Hayır, gazeteci olarak oradaydım” diye cevap verdim
Anadolu’daki mitinglerde de Kılıçdaroğlu’nu takip etmeye ve yazmaya devam edeceğim. Tabii AKP’den, MHP’den hatta DP’den ilgilenen olursa onları da yazmaya hazırım.
Gezi sırasında, sokaktaki vatandaşın çoğunluğu Kılıçdaroğlu’nu içtenlikle selâmladı. Tek tük ilgilenmeyenler de oldu.
Kılıçdaroğlu, kısa konuşmalarında, daha önce hazırlanan 41 vaatten, en fazla 6’sını veya 10’unu dile getirebiliyor. Aile sigortası, askerliğin kısaltılması, emekliye millî gelirden pay gibi projeler artık benimsenmiş ve ezberlenmiş durumda.
CHP’li vatandaş ise küçük semt mitinglerinde bütün marifetini gösteriyor. Zeytinburnu’nda genç bir kadının taşıdığı pankartta, “AKP kapatılmasın, yabancılara satılsın” diye yazıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun ilk dikkatini çeken de bu pankart oldu. “Satılsa da artık kimse almaz” dedi.
“Sahil kesiminden oy alamadığı için AKP’nin kendi sahilini üretme çabalarına ’çılgın proje’ denir” veya “Yola 85 koruma ile çıkan Başbakan’ın özlü sözü: Yola kefenle çıktık” gibi pankartlar da vardı.
Bayrampaşa’da Kılıçdaroğlu’nun da hemen benimsediği slogan, üniversite sınavlarındaki şifreden bahsederken atılan “Şifreci Tayyip” sloganı idi.
***
CHP’nin bütün toplantılarında kadınlar, katılanların yüzde 50’sini oluşturuyor. Büyük kısmının başı açık ama üçte biri geleneksel başörtüsü takıyor veya nadiren türban kullanıyor. Adayların da önemli bir kısmı kadın ve hemen hepsi genç yaşlarda.
Kılıçdaroğlu, “Beş bakanlar kurulu çıkaracak kapasitede kadın adaylarımız var” diyor.
Kılıçdaroğlu, günde 16 saat çalıştığını söylüyor. Dur durak yok! Enerjisi ise gün geçtikçe artıyor. Sesinden, bütün kalbiyle konuştuğunu hissedebiliyorsunuz. Aynı enerjiyi Gürsel Tekin’de de görmek mümkün. CHP’nin bu seçimden başarı ile çıkması için Kılıçdaroğlu ve Tekin’de gördüğüm enerjinin bütün CHP kadrolarına sirayet etmesi lâzım. Ancak kadrolar, parti içinde son dönemde yaşanan dalgalanmaların etkisinden henüz kurtulmuş değil. Tam bağımsızlıkçı Kemalist çizgide olanlar, sosyal demokratlar ve sosyalistler arasında uyum yok. Seçim sathı mailinde, bu farklılıklar, incitici olmamakla birlikte partililer arasında hala konuşuluyor.
Yine parça parça CHP’nin bütün projeleri faydalı görülse bile hepsinin üzerinde kuşatıcı bir yeni düzen vaadi algılanmıyor. Evet Kılıçdaroğlu, rant imparatorluğunu yıkıp yerine halkın iktidarını getireceklerini bunun da demokratik bir devrim olacağını söylüyor ama bu söylemin altının doldurulması gerekiyor. Şimdilik bu vaat, kuvvetli bir rüzgar estirmiyor. Oysa, hepsinden önemlisi bu!
Çünkü hukuk devleti yeniden inşa edilmeden Türkiye’de hiçbir sorunun çözülmesi mümkün değil.
Kılıçdaroğlu ile ayaküstü kısa bir süre görüşebildim. Yeniçağ ve yazarlarını özenle ve severek takip ettiğini söyledi. Ben de kendisine başarılar diledim.
***
Bayrampaşa’da otobüsten inip taksiye bindiğimde bir arkadaşım telefon etti, “Televizyonda, canlı yayında ve parti otobüsünün üstünde seni CHP adayları arasında gördüm CHP adayı mı oldun?” diye sordu. “Hayır, gazeteci olarak oradaydım” diye cevap verdim
Anadolu’daki mitinglerde de Kılıçdaroğlu’nu takip etmeye ve yazmaya devam edeceğim. Tabii AKP’den, MHP’den hatta DP’den ilgilenen olursa onları da yazmaya hazırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder