Alperenleri biliyorsunuz değil mi, hani şu bizim “Nizam-ı Alem” ocaklarındaki gençler.. Nizam-ı alem! Aleme nizam vermek! Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiydik. Cuma’dan beri İran’dayım. Tahran’da. Burada, Nakba vesilesi ile düzenlenen bir uluslararası terör konferansına katılmak için geldim.. Hafta başı tekrar Türkiye’de olacağım. İstanbul’dan uçağa binerken, iki de Yahudi geldi. Yakalarında dörtte bir A4 büyüklüğünde plastik kartlar taşıyorlar.. İsrail bayrağının üzerinde kocaman bir çarpı işareti ve altında “Özgür Filistin” yazan bir kart bu.. Kendileri ile Tahran’da tanıştık. Cübbeleri, fötr şapkaları, kipaları, uzun ve örgülü perçemleri ile tam bir Rabbi. İki kişiydiler ve birinin adı Rabbi Yisroel Dovid Weiss. Örgütlerinin adı Jews United Against Zionizm. İnternet sitelerinin adı www.nkusa.org. Antisiyonistler, İsrail devletine karşılar ve Filistin devleti için destek veriyorlar.. Burada her milletten insan var. Ermenistan’dan, Yeni Zelanda’dan, Sırp, Hırvat, İngiliz, herkes... Burada olmayan bizde olan, bizde olmayan burada olan şeyler var. İnşallah bir gün Türkiye’de de sadece Müslüman kişiler değil, hahamı, papazı, Sihi, Budisti kendi dini kıyafeti ile, kendi kültürü ve geleneği ile hayatın içinde yerini alır.. Suudi yazar İbrahim Halife geçen gün Hz. Musa ve Arap direnişi arasındaki ilişkiye dikkat çeken bir yazı yazdı ve “Firavun rejimi ile Hz. Musa’nın direnişi arasında nerede durduğumuzu sorgulamamız gerek” diye sordu.. Makalenin tümü “Arap isyanlarının öncüsü Hz. Musa (AS)” başlığı ile yayınlandı.. Hz. Musa’yı İslâmi hareket ve direniş için örnekleyen bir Müslüman ve Filistin’e destek veren İsrail’e ve Siyonizme karşı çıkan bir Musevi.. Aslında Müslümanlar bütün peygamberleri kabul ettikleri için onlar açısından bir sorun yok. Aksine olması gereken bu.. Biz Musa’nın çocuklarıyız. Bugün asıl onlar inandıklarını söyledikleri peygambere ihanet ederek Firavun’un yoluna sapmışlardır.. Zira peygamber eşleri bizim annelerimizdir. Aslında burada dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı var. Bu Yahudiler niye İsrail’e ve Siyonizme karşı çıkıyorlar.. Birincisi, Yahudiliğin bir ulusun, bir ülkenin sınırları içine hapsedilemeyeceğini, dinin evrensel olduğunu ve kendilerinin de bu dinin seçilmiş topluluğu olduğunu düşünüyorlar.. İkincisi ise dinin dar siyasi ve ideolojik kalıplara dökülmesinin onun ruhunu kaybetmesine sebep olacağına inanıyorlar.. İsrail’e ve Siyonizme karşı olunca da Yahudi asıllı bir Amerikalı olmalarına rağmen, İsrail’e karşı İran’ın yanında yer alıyorlar. Kartvizitlerine kadar bu tavırlarını belli ediyorlar.. Kartvizitlerinde İngilizce olarak “Barışa çabuk ulaşmak adına, İsrail devletinin çöküşü için dua” yazıyor. Chomsky de aynı gruptan mesela. Laden’e karşı düzenlenen Geronimo operasyonu, aslında seçilen isim itibarı ile ABD için onur kırıcı, Laden için onurlandırıcı bir isim olmasının yanında, Chomsky bu ayrıntıya dikkat çektikten sonra, “Eğer Afgan mücahidleri, Bush’u Teksas’taki evinde infaz edip, cesedini götürüp denize atsaydı ne hissederdiniz” diyor ve ekliyor. “ABD’nin yaptığından bunun ne farkı var?” Aslında bu operasyona o adı verenler, şecaat arzedeyim derken cinayetlerini, katliamlarını itiraf etmişlerdir.. Suçlarını itiraf etmişlerdir.. Bizim nizamı alem ülkümüz, dünyayı dize getirmek, ve insanlara ilahlık ve rablik taslamak değil, herkesin inandığı gibi yaşaması ve düşündüğünü özgürce ifade edebilmesi, malından, canından, namusundan, neslinden emin, mutlu bir ömür sürebilmesi için adalet ve barışın tesisi ile ilgilidir.. Taşlar yerinden oynadı. Eskiyi ne aynen korumak ne de tekrarlamak mümkün.. Yeni bir dünya kuruluyor ve her şey yeniden tanımlanıyor. Yeni bir durumla karşı karşıyayız.. Bu büyük değişim, ekonomik ve siyasal sistemi, sosyal davranışları yeniden şekillendiriyor.. Sağ-sol ayrımının artık fazla bir önemi kalmadı.. Aynı inanç ve mezhep grupları arasında asimetrik yönelimler söz konusu.. Bu da statik dengeleri radikal şekilde sarsıyor.. Sanırım yeni bir felsefi, etik ve estetik sıçramaya ihtiyacımız var. Ekonomi, teknoloji ve siyaset hayatımıza çok fazla yön veriyor.. Hayatımızı maksat/gaye ve yöntem olarak yeniden gözden geçirmemizin zamanı geldi ve geçiyor sanıyorum.. Bana kalırsa bugün en anlamlı soru şu: Bu gidiş nereye! Çevresel bir felaketle karşı karşıya kalmadan, bir savaş ufkumuzu karartmadan; nükleer, kimyasal ya da biyolojik bir savaş ufkumuzu karartmadan, terör, uyuşturucu ve fuhuş batağına saplanmadan bir çıkış yolu bulabilirsek, bu gerçekten en büyük başarı ve kazanım olacaktır.. Selam ve dua ile. |
15 Mayıs 2011 Pazar
Kıyamet alameti
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder