MHP'de üst düzey on ismin istifasıyla sonuçlanan kaset fırtınası dün yeni bir boyut kazandı.
Twitter üzerinden bir röportaj yayınlayan 'farklı ülkücüler' kim olduklarını ve amaçlarını anlattı. Kendi ifadelerine göre kasetleri çekmekten ve yayınlamaktan mutlu değiller. Hatta biraz da mecbur kalmışlar, iddialarına göre her türlü yöntemle Bahçeli ve ekibini uyarmışlar ama ciddiye alınmamışlar.
Yani görüntülerin yayınlanması son çare olarak uygulamaya konmuş.
Twitter üzerinden yayınlanan röportajın satır araları aslında kim oldukları hakkında ipuçları veriyor. Çünkü ancak MHP Genel Merkezi'nde ve ancak yönetim katında olan birilerinin sahip olabileceği ayrıntılara sahipler.
Zaten kendilerini de 'her yerde' tanımlıyorlar. Bu açıdan bakarsak 'farklı ülkücüler'e bir ya da birkaç kişiden ziyade 'bir fikri temsil eden kişiler bütünü' demek daha doğru olacaktır.
Bu aşamada kritik nokta ise şurası: 'Farklı ülkücüler' birileri aracılığı ile mesaj ilettiğine göre en azından Bahçeli kimlerle karşı karşıya olduğunu biliyor. Yani fail olarak uzaklara işaret etmesinin hedef saptırmaktan başka bir anlamı yok. Ayrıca MHP'ye yönelik şantajın çözümü konusunda kilit rolün Bahçeli'de olduğu da bu röportajla kesinleşmiş oldu.
Yaptıkları ile bugüne kadar blöf yapmadıklarını gösteren 'farklı ülkücüler' aynı zamanda ellerindeki 'bomba'dan da ipucu veriyorlar. Kendi ifadelerine göre mevcut materyalleri yayınlamaları halinde MHP'nin barajın altını değil dibini göreceğini iddia ediyorlar.
Yani ellerindeki her ne ise MHP'de köklü bir değişimi beraberinde getirecek kadar güçlü.
Şimdi gelelim işin bam teline. Yayınladıkları kasetlerle ortalığı kasıp kavuran 'farklı ülkücüler' kendi kendileriyle neden röportaj yapıp Twitter üzerinden yayınladılar?
Bu sorunun cevabı aslında bu köşede geçtiğimiz pazartesi 'Hırsız evin içinde ise' başlıklı yazıda vardı.
Ankara kulislerine göre Bahçeli yönetimi, önceleri kendilerine yollanan mesajları ciddiye almadı. Hatta ilk görüntü yayınlanınca bile 'tekil bir hadise' olarak değerlendirilmişti.
Ancak 6 ismin istifasıyla sonuçlanan ikinci dalgadan sonra işin rengi değişti. Geçtiğimiz pazartesi aktarmıştım. Ankara kulislerine göre Bahçeli ve ekibi daha doğrusu geride kalan ekibi 'uzlaşma arayışında'ydı. Hatta bunun için resmi sıfatı bulunan kişiler bile aracı kılındı.
O yazıda, "MHP yönetimi 'farklı ülkücüler' ile bir formül üzerinde uzlaşıp partideki değişimi seçimden sonra kademeli olarak hayata geçirmenin arayışında. Teklifler 'farklı ülkücüleri' keser mi bilinmez ama bu konuda yoğun çaba sarf edildiği kesin. Hatta bazı rivayetlere göre de uzlaşma yakın" demiştim.
Dün itibarıyla yayınlanan röportaj, uzlaşmanın sağlandığını gösteriyor. Yani seçime kadar yeni kaset ve görüntü yayınlanmayacak. 13 Haziran sonrasında ise MHP'de yeni bir şekillenme süreci başlayacak.
Ankara kulislerinden bahsetmişken son günlerde yaşanan ilginç bir hareketlenmeyi de not etmekte fayda var.
Şu ana kadar yayınlanan tüm anketlere göre AK Parti tek başına iktidar olacak kadar oy alıyor. CHP oylarında nispi bir artış var; MHP yerinde sayıyor. Fakat hem iki muhalefet partisinde hem de perde gerisinde etkili olan bazı çevrelerde 'koalisyon hesapları' yapılıyor. Ciddi siyaset mühendislikleri yapıldığını söylemek mümkün.
Her formülün ortak paydası da 'AK Parti'siz bir hükümet.'
BDP'nin CHP'ye destek çıkması, Batı'da CHP'nin MHP'ye omuz vermesi ve bir bütün olarak AK Parti karşıtlığında toplanılması tesadüf gibi durmuyor.
Yani son düzlüğe girerken sürpriz gelişmeler yaşanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder