Rüyalarında bile göremeyeceği ufukları görünür yaptı.
Türkçe'yi bir dünya ve kardeşlik dili haline getiren, eğitimde dünya çapında rüştünü ispat eden ve bu iklimde terennüm edilen türküleri adını bile duymadığınız rüzgârların çocuklarına söyleten adama neden saldırılır?
Asgari bir öğretmen maaşıyla ana baba ocağını geride bırakıp hiç ismini duymadığı ve bir daha döneceğini bilemediği diyarlara kaç öğretmen gider? İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını şarkın ve garbın çocuklarına öğreten bir dünya hareketine neden tahammül edilemez?
Bu hadsizlik ve utanmazlık nedendir?
Gördükleri her entrikanın, kaldırdıkları her taşın altında Gülen hareketini arıyorlar.
Âlemşümul bir hareketle aynı irtifada seyretme imkânı bulamayan ufuk fakirleri, kendi çukurlarından çamur atıyorlar semalara. Belki uçan bir gönül fedaisine isabet eder diye.
Kendi ülkelerini ihtiras ve çekişmelerle yıllardır ıstıraba sevk edenler, cihanşümul hamleleri görebilme ve takdir edebilme istidadı taşımazlar. Entrikaların ağında boy atanlar, kendi desiselerini Gülen hareketine izafe ediyorlar.
Amaca ulaşmak için binbir şeametin neferi olanlar, şimdilerde melek edasıyla sorumluluk dağıtıyorlar.
Gülen'e saldırmak, şifa bulmaz kronik bir paranoyaya döndü.
Menfaatleri haleldar olanlar, parti içi insicamı sağlayamayanlar, millet tarafından teveccüh görmeyenler, türlü herzeleri yiyip kamuoyunda deşifre olanlar, darbe alçaklığı ve kaos şövalyeliği yapıp da ilk kez yargı önünde hesap verenler...
Hepsi kendi zilletlerinden utanmadan intikam oklarını Gülen hareketine yöneltiyor.
Gülen hareketini hâlâ kendileri gibi netameli hesapların suflörleri zannediyorlar.
Peki, her nefeste Gülen'i hedefe koymak neden?
Gülen hareketine saldıran talihsizler, kendi ülkelerinde irfan ve umran birliğini sağlayamamışken, bu serdengeçtiler onların adını bile duymadığı dünyanın dört bucağında kültür ve irfanımızın mümessilliğini yapıyorlar.
Gülen hareketi, yıllardır ezilen Anadolu insanının dünyada yankılanan muzaffer sedalarıdır.
Kusura bakmayın ama Gülen hareketine karşı çıkmak, insanlığa karşı çıkmak demek.
Onların gönül dansının nağmeleri, bugün dünyanın en muamma köşelerinden bile yükselmiyor mu?
Dünyanın ender gördüğü bu asrın sivil toplum hareketi, taşıdığı ihtişam gereği pek çok kişi ve grubun gözlerini kamaştırıyor. Kimi hayranlıkla seyrediyor bu cihangir gönülleri gözlerini kısarak. Kimi de ihtişam pırıltılarını kesen gözlükler takıp, bu muzaffer hareketin kuyusunu kazmaya çalışıyor.
Vesayetin ve jakobenliğin alçak mümessillerine en çok lanet ve beddua okuma hakkı onundu.
Ama Gülen, tüm şeytanca saldırılara rağmen bidayetten bugüne hâlâ "dövene elsiz, sövene dilsiz" diyen bir yaralı gönül.
CHP ekseninin yıllardır tahayyül bile edemediği, MHP çizgisinin asırlar sonra tasavvur edebileceği bir yüce ülküyü kanatlandıran bahtiyar vicdan.
Liberal demokrat bir arkadaşım Gülen hareketine yönelik saldırılar bahis konusu olunca demişti ki: "Fethullah Gülen sivil bir dünya hareketinin lideri. Hareket Türkiye sınırlarını aşalı yıllar olmuş. Genelkurmay şöyle demiş, ulusalcılar falan MHP'liler filan demiş. Umurunda bile olmayabilir. Siz kimsiniz kardeşim, bu bir dünya hareketi, sizin gibi Türkiye'ye sıkışıp kalmış bir hareket değil deyip omuz silkebilir. Ama o hâlâ Türkiye'de yanlış anlaşılmamak için var gücüyle nezaket gösteriyor."
Haklı değil mi?
Devlet-i Aliyye'nin gaye edindiği ama başaramadığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin hayal dahi edemediği bir mefkûreyi gerçekleştiren Gülen'in tevazuun da doruğunda olduğu görülüyor.
Türkçe'yi ve Türk kültürünü Sibirya soğuklarından tropikal iklimlere kadar kim götürebildi?
Zerrece utanma duygusu olan herkes başını önüne eğmeli.
Alkış sesleri dünyanın dört bir yanından duyuluyor, sağır mısınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder