Eli kalem tutan, kendilerine köşe tahsis edilen kişilerin siyasete ilgi duymaları, bir partiye sempati beslemeleri elbette çok doğal; gazete çıkaran, gazetede yazan insanların da bir siyasi eğilimi var ve bu eğilimin yazılarına yansımasını da garipseyemeyiz. Bugüne kadar hangi partiye oy verdiğimi veya vereceğimi bir kez bile ilân etmediğim halde, oyunun rengini önceden belli edenleri asla kınamam.
Peki nedir bu seçimle ilgili olarak şikâyet konusu yaptığım medyadaki 'partizanlık'?
Seçime gidilen günler, haberler ve yorumlara ilginin arttığı dönemlerdir. Böyle dönemlerde gazetelerin satışları olumlu etkilenir, televizyonlarda tartışma programları daha fazla izlenir. Ayrıca, yurt içi ve dışında yaşayan nice insan, internet sayesinde, hergün satın aldığı gazetenin haberleri ve yorumları yanında başka gazetelerde çıkanları da izleyebiliyor bugün...
Kim, nerede, ne yazıyor, dikkatli okur her şeyin farkında...
Bu seçimde medyayla ilgili olarak ilk tespitim şu: Siyasi yorumcuların pek çoğu, ne hikmetse, mesleki kariyerlerini sandığa yansıyacak iradeye bağlamış görünüyor...
Gönüllerinin hangi partide olduğu zaten belli olan nice kalem, son iki ayı, parti liderlerini bile sollayacak biçimde geçirdi, geçiriyor. Oyunu vereceği partinin vaatleri istikametinde kamuoyunu aydınlatma görevi üstlense, ya da beğendiği liderin iddialarına açıklık getirse hepimiz yararlanacağız. Hayır, taraflı yazarların bütün ilgileri karşı oldukları partinin başarı şansını azaltmaya yönelik...
'Yandaş' diye bir sıfat icat ettikleri için ellerini daha da serbest hissediyorlar. İktidar partisine 'yandaş' olduğunu ileri sürdükleri kişilerin varlığı onların yaptıklarını kendi gözlerinde 'meşru' kılıyor. İktidar partisiyle ilgili tezvirat ve tahrifatları yaparken, habbeyi kubbe haline getirirken bu yüzden daha rahat hareket ediyorlar.
Pazar günü yapılacak seçime kadar bu davranış tarzının dozu daha da artarak devam edeceğe benziyor...
Eskiden seçim öncesinde 'partizan' gazeteleri ve o gazetelerin 'partizan' olduğu bilinen yazarlarını, haberleri ve yazılarıyla karşı çıktıkları partilerin yöneticileri de "Nerede hata yaptık?" merakıyla okur, eleştirilerini kampanyalarında değerlendirirlerdi. Şimdi ne görüyoruz? Karalama yarışında tarafı oldukları partinin liderinden daha ileri gittikleri bile oluyor; iktidar partisi, medyanın da içinde yer aldığı bir büyük cepheyle mücadele ettiği hissine kapılıyor.
Yabancı medya da Ak Parti'nin gücünün tırpanlanmasını istiyor, ancak bunu sekiz yıllık iktidarının hakkını teslim ederek yapıyor.
Bizim medyadaki dengesiz saldırılar yüzünden, siyasetin içinde yer alanlar, hangi partide saf tutmuş olursa olsunlar, her gün göz gezdirmek zorunda oldukları değişik gazetelerde karşılarına çıkan taraflı haber ve yazıları okudukça medyaya saygılarını yitiriyorlar. Okurlar da öyle...
Bu seçimin kaybedenleri arasına şimdiden medyayı yazabilirsiniz.
Peki nedir bu seçimle ilgili olarak şikâyet konusu yaptığım medyadaki 'partizanlık'?
Seçime gidilen günler, haberler ve yorumlara ilginin arttığı dönemlerdir. Böyle dönemlerde gazetelerin satışları olumlu etkilenir, televizyonlarda tartışma programları daha fazla izlenir. Ayrıca, yurt içi ve dışında yaşayan nice insan, internet sayesinde, hergün satın aldığı gazetenin haberleri ve yorumları yanında başka gazetelerde çıkanları da izleyebiliyor bugün...
Kim, nerede, ne yazıyor, dikkatli okur her şeyin farkında...
Bu seçimde medyayla ilgili olarak ilk tespitim şu: Siyasi yorumcuların pek çoğu, ne hikmetse, mesleki kariyerlerini sandığa yansıyacak iradeye bağlamış görünüyor...
Gönüllerinin hangi partide olduğu zaten belli olan nice kalem, son iki ayı, parti liderlerini bile sollayacak biçimde geçirdi, geçiriyor. Oyunu vereceği partinin vaatleri istikametinde kamuoyunu aydınlatma görevi üstlense, ya da beğendiği liderin iddialarına açıklık getirse hepimiz yararlanacağız. Hayır, taraflı yazarların bütün ilgileri karşı oldukları partinin başarı şansını azaltmaya yönelik...
'Yandaş' diye bir sıfat icat ettikleri için ellerini daha da serbest hissediyorlar. İktidar partisine 'yandaş' olduğunu ileri sürdükleri kişilerin varlığı onların yaptıklarını kendi gözlerinde 'meşru' kılıyor. İktidar partisiyle ilgili tezvirat ve tahrifatları yaparken, habbeyi kubbe haline getirirken bu yüzden daha rahat hareket ediyorlar.
Pazar günü yapılacak seçime kadar bu davranış tarzının dozu daha da artarak devam edeceğe benziyor...
Eskiden seçim öncesinde 'partizan' gazeteleri ve o gazetelerin 'partizan' olduğu bilinen yazarlarını, haberleri ve yazılarıyla karşı çıktıkları partilerin yöneticileri de "Nerede hata yaptık?" merakıyla okur, eleştirilerini kampanyalarında değerlendirirlerdi. Şimdi ne görüyoruz? Karalama yarışında tarafı oldukları partinin liderinden daha ileri gittikleri bile oluyor; iktidar partisi, medyanın da içinde yer aldığı bir büyük cepheyle mücadele ettiği hissine kapılıyor.
Yabancı medya da Ak Parti'nin gücünün tırpanlanmasını istiyor, ancak bunu sekiz yıllık iktidarının hakkını teslim ederek yapıyor.
Bizim medyadaki dengesiz saldırılar yüzünden, siyasetin içinde yer alanlar, hangi partide saf tutmuş olursa olsunlar, her gün göz gezdirmek zorunda oldukları değişik gazetelerde karşılarına çıkan taraflı haber ve yazıları okudukça medyaya saygılarını yitiriyorlar. Okurlar da öyle...
Bu seçimin kaybedenleri arasına şimdiden medyayı yazabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder