Hiç kuşku yok ki "ak ve kara", "artı ve eksi" gibi birbirinin mutlak karşıtı olması gereken bu iki güç, "ortak düşmana" karşı işbirliği içinde.
Ortak düşmanın kim olduğunu yazmaya daha gerek yok aslında: Elbette AK Parti.
Vesayet Rejiminin siyasetteki uzantısı olan CHP, halktan aldığı güçle devleti ve ekonomiyi dönüştürmekte olan AKP'ye karşı direniyor.
Ancak başarılı olamıyor. Seçimleri ve referandumları kaybedip duruyor.
Başkan değiştiriyor, strateji ve taktiklerini tazeliyor, Demirelcileri, Ergenekoncuları devreye sokuyor; yine olmuyor!
Peki, bu şartlarda ne yapmalı?
Bir yılı aşkındır Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Başkanlığına "atandığını" yazıyoruz.
Siyaseti bilmiyor. Kendisine söyleneni yapıyor.
BDP ile ittifak da öyle: Kemal Beyin itildiği bir pozisyondan başka bir şey değil.
CHP'yi son dönemin en dinamik partisi olan BDP'nin kuyruğuna taktılar. Birlikte hareket ettiriyorlar.
BDP'nin niye AKP düşmanı olduğu belli: Kürt ulusalcıları "Bütün Kürtlerin temsilcisiyiz" iddiasında.
Halbuki bunun gerçek olmadığını ilk önce kendileri biliyor: Bölgede, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı 23 ilin 14'ünde AKP birinci parti durumunda.
Kürt seçmenler, (CHP ve MHP'ye yaptıkları gibi) AKP'yi devreden çıkarmıyor. Sadece partinin geliştirdiği söylemlere göre destekleri artıyor ya da azalıyor.
Bu yüzden PKK militanları AKP'ye (parti binaları, seçim büroları, vs.) saldırıyor. Çünkü şiddet kullanarak AKP'yi devre dışı bırakabilirlerse, açıkta kalan seçmenleri bir şekilde ikna edeceklerini düşünüyorlar.
Velhasıl, CHP Kemalist devleti korumak, BDP ise tabanını garantiye almak için AKP'ye saldırıyor. Ortak düşman onları birbirine yakınlaştırıyor.
O arada Sosyalist Sol'un önemli bir bölümü de ittifaka dahil edildi. Bu nokta önemli, çünkü medyada hatırı sayıda Solcu var. Kanaat oluşturmada işe yarıyorlar.
Medya dedim de aklıma geldi: CHPBDP ittifakının en ilginç yansımalarından birini, Radikal gazetesinde görüyoruz.
"Yeni CHP" hayalini pazarlamak üzere tekrar şekillendirilen Radikal, CHP kadar BDP'yi de cilaladı: Bir de baktık kırk yılın Solcu gazeteci ve yazarları Kürt ulusalcısı kesilmiş.
Dikkatinizi çekerim: Bütün bu pazarlama faaliyeti Aydın Doğan'ın yayın organında yapılıyor.
Aydın Doğan kim? Türkiye'nin en zengin simalarından... İstanbul büyük sermayesinin ve Atatürkçü kesimlerin sesi... Askerin sevgili müttefiki... Koç'un değişmez yandaşı.
Daha önce Aydın Doğan'ın gazetelerinde Abdullah Öcalan "bebek katili" ilan edilmiş, Kürt sanatçı Ahmet Kaya'ya karşı "Vay Şerefsiz" manşeti atılmıştı. Ve daha neler, neler!
Ama bir süredir aynı yayınlarda BDP gazlanıyorsa, "bu da nereden çıktı" diye düşünmek gerekir.
Elbette yeni değil bütün bunlar. Seçim sürecinde defalarca değinmiştik. Ancak artık iyice açığa çıktı aralarındaki işbirliği.
Tabii ki sürekli olmayacak bu ilişki... Asıl hedef gerçekleşene kadar devam edecektir.
Büyük oyun belli: Yeni Anayasa'yı engellemek...
Statüko güçleri, AK Parti önderliğinde yapılacak Yeni Anayasa'nın önünü kesmek... Bunu beceremezse, hiç olmasa en az zararla atlatmak için her yola başvuruyor.
Olaya bu açıdan bakıldığında, ateş ile barutun nasıl bir arada durduğu kolayca anlaşılıyor.
Patladıklarında parti yaparız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder