Tabii bunların hepsinde kısa kısa da olsa vatandaşlarla sohbet olanağı doğuyor ki, zaten bu gezilerimi de bu nedenle yapıyorum.
Önceki gün hiç beklemediğimiz bir anda aramızdan ayrılan Ertuğrul Ar’ın cenazesine törenine katıldım. Ertuğrul Ar İstanbul’un en eski ayakkabı imalatçılarından. Markalar Türkiye’ye girmeden ünlü isimlerin hepsi mutlaka Ertuğrul Ar’a uğrardı. O tarihlerde ısmarlama ayakkabı çok modaydı. Özellikle gelin ayakkabılarının üstadıydı. Bir dönem de Feriköy’de futbol oynamıştı, İstanbul ligi zamanında. Çok üzüldük erken ve vakitsiz ölümüne.
Cenazeden çıkıp gazeteye Aksaray yolundan gittim. Aksaray’a varınca da aklıma geldi, Horhor’un bittiği noktadaki ciğercilere uğrayayayım dedim.
Bilenler biliyor, Aksaray’da bir sokağın tamamı ciğercidir. Tabii diğer kebap çeşitleri de var. Urfalı Zaman ciğercisi genellikle gittiğim yer. Yine uğradım; yer yoktu, kapı önünde iki kişinin oturduğu masaya aldılar, anında ciğer şiş geldi, yanında yeşillikler, soğan ve bir tas ayran. İnanılmaz.
Böyle yerlerde oturur oturmaz çevre sohbeti de başlar.
Karşımdaki “yav abi” diye söze başladı. Benim yaşlarda aslında ama, halkta böyle bir saygı vardır, değer verdiği kişi kendinden küçük bile olsa abi der.
Sonra devam etti “Bu CHP’nin Meclis’e girmemesi doğru mu oldu?” Anlaşıldı, AKP’li. “Valla bu bir siyasi tercih” dedim “10 milyon oy almış bir parti, bunun bedeli varsa ona da hazırdır.”
Karşımdaki devam etti; “Bak benim okumam yazmam yok, ama CHP ile BDP aynı yere gelmedi mi?” Güldüm, “İşte günün propagandası bu. Sana da çabuk ulaşmış. Evet bir anlamda doğru. Ama PKK’yı Kürt açılımı için muhatap alanların, sıra CHP’ye gelince BDP’lileri vebalı gibi göstermeye hakkı var mı?” karşılığını verdim. “O da doğru ya” dedi.
O sırada yan dükkânın sahibi olduğunu sandığım bir genç “Abi valla bu sabah CHP’yi bırakıyordum, ama onurlu davrandılar, şimdi CHP’ye geri döndüm” diye atıldı. Çevremiz kalabalıklaşıyor bu arada, yandan biri söze girdi “Ne atıyorsun lan, sen MHP’ye oy vernmedin mi?” Diğeri bastı kahkahayı, “O başka, şimdi CHP’deyim.”
Lafa ilk giren “Seçimden önce bir CHP adayı geldi, ona AKP’li olduğumu söyleyince azarladı beni” dedi. Ben de “Yanlış yapmış, tam tersine senin neden AKP’li olduğunu merak edip, asıl seninle konuşup seni ikna etmeye çalışmalıydı” deyince lafa yine girdi ve “Hay gözünü yiyem, bak seni televizyonlarda seyrediyorum, işte bu tavrından dolayı seviyorum” dedi.
Herkesin merakı, bundan sonra ne olur? “İyi olur” dedim. “Türkiye çok güçlü ve zengin. Çevremizdeki ülkeler bizim gibi olmak istiyor. Ama bir de global güçler var, onlarla oynamak çok zor. Bu iktidar tabii ki çok güzel işler de yaptı ama bu tür konularda içe başka dışa başka konuşuyor” dedikten sonra ekledim; “Bak AKP’ye oy vermişsin, peki mesela İsrail’in neden özür dilemediğini sordun mu hiç ya da İsrail’le her türlü alışverişin neden sürdüğünü soruyor musun?”
Bir an durdu herkes, sonra başka bir AKP’li “Tamam da abi, biz bunlardan anlamayız, ama Türkiye böyle başbakan görmedi ki, yürüşüyüne hastayım adamın, sırf bu nedenle oy verdim” deyiverdi. Ağzımdan “Sen de haklısın” lafı çıktı.
Gitmek üzere kalktım, sohbete ilk başlayan kişiye doğru yürürken yine seslendi “Abi biz seni seviyoruz, ama sen yine de Tayyip’e çok vurma be.”
NOT: Başlıktaki Tayyip sözü bizzat vatandaşa aittir. AKP’li çok sayıda vatandaşla konuşuyorum, onlar “Tayyip” diyor, ki bu da sevginin bir tür ifadesidir.
MHP kızdırdı
Meclis’teki yemin törenine CHP’nin katılmaması, ama MHP’nin girmesi üzerine CHP’li bir okurumdan aldığım mesajı sizlerle paylaşıyorum:
Sayın Ataklı; duyduğumuz vicdan rahatsızlığı nedeniyle sizi meşgul ediyoruz. Seçimlerde 1. ve 2. bölgeden pek çok dostumuz ve tabii ki ailecek biz de dahil, oylarımızı böldük, MHP barajın altında kalmasın diye. Örnek; 5 kişilik bir aileden 2’si veya üç kişilik aileden biri oyumuzu MHP’ye verdik. Asıl tercihimiz CHP olmasına rağmen, Engin Alan’ın şahsında tüm terörle mücadele edenlere olan saygımızdan böyle davrandık. Dün MHP milletvekiline sahip çıkmadı. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi meclise girip, 1. bölgeden oy veren CHP’li arkadaşlarımızı çok kızdırdı. Eğer MHP’li bir yetkili ile görüşmenizde, kendilerine verilen oyları helal etmediğimizi iletirseniz memnun oluruz. Yanlış yaptık, Kılıçdaroğlu’nu üzdük, bunun için ayrıca özür diliyoruz. Saygılar.
Sıradan bir anket ve gazeteci
İzmirli bir yakınım aradı. “Beni çok şaşırtan bir olay geldi başıma, mutlaka anlatmam lazım” dedi. “Nedir?” diye sordum, anlattı...
Konak’ta yürürken, başında bir cep telefonu firmasının şapkası olan bir genç “Bir anketimiz var, cevaplar mısınız?” diye sormuş. Yakınım da “Çok uzun değilse cevaplayayım” karşılığını vermiş.
Anketi yapan genç ilk soru olarak “Gazeteci, reklamcı bir tanıdığınız var mı?” diye sormuş. Yakınım, “Bir an düşündüm, sonra aklıma sen geldin, ben de (evet var, hem de çok ünlü bir gazeteci) cevabını verdim” dedi.
Anketi yapan genç buun üzerine “O halde bu soruları size soramam, kusura bakmayın, beklettiğim için özür dilerim” demiş.
Yakınım merak etmiş, ben de hem şaşırdım hem de meraklandım. Acaba çok abuk sorular soruyorlar ve bunun basına yansımasını mı istemiyorlar, yoksa gazeteci, reklamcı yakını olan bunun etkisi altında kalır diye mi düşünüyorlar. Çözemedim.
Türk- Alman kızın 2 euro üzüntüsü
Olayımız yeni açılan Galatasaray stadında geçiyor. Türk ailenin hem Türk hem Alman vatandaşı olan 15 yaşındaki kızı Sara, babasına “Beni mutlaka Galatasaray maçına götür” diye ısrar etmiş. Ligin Galatasaray stadında oynanan son maçına baba kız gitmişler. Kapıdaki güvenlik aramasında görevliler Sara’nın cebindeki iki euro’yu içeri sokamayacaklarını söylemişler.
Genç kız ve babası şaşırmış “Ne olur yani, cebinde iki tane birer euro varsa?” demişler. Güvenlikçiler “Bozuk paralar sahaya atılıyor, bu nedenle yasak” cevabını vermişler ve parayı almışlar.
Devre arasında baba kız büfeye gitmişler su almışlar. “Kaç lira?” demiş baba. “Üç lira” demiş büfeci. Baba beş lira çıkarmış, büfeci iki lira iade etmiş.
İyi mi. Kapıda bozuk paraları topla. Sonra büfede para üstü diye bozuk para ver.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder