29 Haziran 2011 Çarşamba
Birkaç gündür yaşanan komedi dün nihayete erdi.
Eden etti, etmeyen etmedi.
Türkiye’nin en önemli ve “tutulmayan” yeminini.
Milletvekili yemini şöyledir:
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Sizce milletvekillerinden kaçı bu yemine “sadık” kalır.
Bence pek azı.
Zaten bu yeminin kendisi “yasama özgürlüğüne” aykırıdır.
Mesela “Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma” diye bir bölüm var yeminin içeriğinde.
Anayasa’yı değiştirme gücüne sahip bir kurumun üyesi olmak için böyle bir yemin olurmu Allah aşkına.
Bu Meclis’in üyelerinin neredeyse tamamı “Yeni Anayasa yapacağız” diye geldi Meclis’e.
Şimdi diyecekler ki, “Anayasa’ya sadık kalacağım”.
Aleni yalan bu.
Böyle yemin mi olur!
Baş tarafını hiç ele almayalım zaten.
Şimdilerde neredeyse “ayıp olan” ilke ve inkilaplara bağlı kalacağına yemin edenler sadece komik oluyorlar.
550 kişinin büyük bölümü asla ve asla sadık kalmayacağı ve asla ve asla inanmadığı, benimsemediği şeyler için “namusu ve şerefi” üzerine yemin ediyor.
Bu durum benim hayatımda gördüğüm en anlamsız işlerden biridir.
Yalan yere yemin etmektense yemin etmemek yeğdir.
Meclis’in yapacağı en doğru iş, bu yemin komedisini kaldırmaktır.
Ha ille de yemin etmek gerekiyorsa “Yolsuzluk yaparsam, gücümü çıkarlarım için kullanırsam...” diye başlayan ve bildik şekilde sona eren bir yemin etsinler.
Daha doğru olur!
Yazının devamı Gazete Habertürk'te
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder