Geldiğimiz günden beri nefes nefese bir koşuşturmanın içindeyiz.. Salı sabahı sabah namazından hemen sonra çıktık, Mekke-i mükerremeye geldik, tavaf, say derken gece yarısı oldu. Sabah kalktığımızda günün yorgunluğu vardı.. Ama tabi, umre yapmanın heyecanı da..
Yaşlı annesi ve küçük çocuğu ile, eşi ile birlikte umreye gelen baba, diğer umrecilerden 2 kat fazla koşuşturdu. Küçük kız Safa ile Merve arasında koşup gidiyor, yaşlı nine zor hareket ediyor. Baba ikisi arasında koşup duruyor. Sanki iki kat fazla say yaptı bu koşuşturma ile..
Torunum babası ile umre yaparken, say sırasında, o hervele yapılan iki yeşil ışık arasındaki koşuşturmacayı sevmiş.. Burası ana yurdumuz, baba ocağımız bizim. Kardeşlerimizle birlikteyiz. Biz aynı dinin mensuplarıyız. Adem atanın, Havva ananın çocuklarıyız. Bu ev onların yaptıkları ev..
Biz Türkiye’den gelenler, Kâbe imamlarının bulunduğu yerde toplanıyorlar genellikle. Safa tarafında İranlılar çoğunlukta.. Buluşma yeri olarak kimi eski zemzem kuyularını işaret koyuyor, kimi Altın oluk, Hz. İbrahim makamının çevresini. Kimi kapı numaraları üzerinden yer belirliyor..
Kâbe’nin içi cıvıl cıvıl. Cemiyeti akvam sanki. Rintur’la gelen Yeni Akit okurları ile beraberiz. Şevki Yılmaz da aynı uçakla Mekke’ye geldi.. Biz burada Ekrem Kızıltaş’la birlikteyiz.
Dışarıda dev makinalar Peygamberimizin gezip dolaştığı dağları unufak ediliyor.. Yabancı lüks oteller hemel Kâbe’nin avlu duvarlarının bittiği yerden başlıyor.. Dev vinçler gece gündüz dönüp duruyor..
Kâbe’nin çevresi beton bloklarla dolu. Mermer galerisini andırıyor..
Düşünüyorum da, Cidde-Mekke, Mekke-Medine arasına hızlı tren koymak çok mu zor? Ya da Mekke ve Medine’ye metro yapılsa ve oteller haremden biraz daha uzak bir yerde yapılsa.. Metroya başlamışlar ama, çok geç ve yetersiz. Hac ve umrecilere özel de değil..
Mekke’nin de Medine’nin de mimarisi berbat. Lüks oteller, zengin evleri ve salaş sokaklar, gecekondular arasında kaybolup gidiyorsunuz. Tarihin bu en eski yerleşim yerinde mimari yoksulluk ve kentsel sefalet insanı üzüyor, ister istemez.
Mekke’nin tarihi dokusu, ana yapı dışında tamamen yok edilmiş durumda.. Bunu yapanları Allah affetmez.. Tek sorun Ecyad kalesi değil. Şimdi de Osmanlı revaklarının yıkılacağından söz ediyorlar. Uzay üssü gibi yeni bir çevre düzenlemesinden söz ediyorlar.. Yazık!
Mekke’nin sosyal ve kültürel dokusundan da söz etmek mümkün değil.. İhtişam ve sefalet nasıl böyle iç içe olabilir, bunu ancak burayı görenler bilir..
Güçlü bir kütüphane yok. Önemli bir müze de..
Keşke İslam ülkelerindeki uluslararası kuruluşların burada irtibat büroları olsa. Mesela Arafat çevresi bu işler için değerlendirilse. İslam ülkeleri ve toplumları arası anlaşmalar Akabe’de imzalansa mesela.. Ticaret merkezleri Cidde’de olsa. Kültür, Sanat, Edebiyat kuruluşlarının şubeleri Medine’de olsa. İslam dünyasını ilgilendiren, her ay önemli uluslararası bir konferans düzenlense buralarda..
Beynel Müslimin bir tahkim kurulu niye kurulmaz burada? Ya da Beynel Müslimin ödül programları niye hayata geçirilmez.. Helal sertifikasyon merkezi neden kurulmaz mesela? Beynel Müslimin bir içtihad evi mesela. Ama bunlar bu kafa ile çok zor.. Kendi mezhebini İslam’ın mümkün olan tek yorumu gibi görerek bunu yapamazsınız çünki.
Sanırım biraz daha beklememiz gerek. Birileri istemeseler de bir gün bunlar olacak.. Her işin bir zamanı var. Vadesi var bu işlerin..
Mekke ve Medine beynel Müslimin mekanlardır.. Kudüs beyneddin.
Keşke Kabe imamları, Medine’deki mescidin imamları, tüm dünyadaki müftiler, alimler arasından seçilse ve nöbetleşe namaz kıldırsalar, ezan okusalar, ders yapsalar, hutbe okusalar. Kimse bu mekanları belli bir mezhep ve ırka ya da ulusa, ya da aşirete tahsis edilmiş gibi davranmasa.
Bütün bunlar bir gün gerçekleşecek.. Son bir asırda yaşananlar acı bir hatıra olarak kalacak zihinlerde ve bu sonucun müsebbibleri ise iki cihanda da zelil olacaklar..
Bakıyorum da Türkiye’den gelen haberler hep aynı. YSK, Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürmüş.. Türkçe festivali ve Gülen hocaefendinin dönüp dönmeyeceği tartışmaları, PKK, DTP, Terör, Ergenekon-Balyoz davası ile ilgili gelişmeler..
Bu arada Haberal, Alan ve Balbay’la ilgili de mahkemenin kararı bekleniyormuş. Savcılık mütalaasında milletvekilliğinin düşürülmesi talebi var. Tabi, Erzincan savcısı Cihaner için de bir karar verilmesi gerekiyor.. Eğer mahkeme vize vermezse bu isimlerin yerine bir alttan isimler Meclise girecek. Bağımsızlardan iptal olunca, partilerin aldıkları oy yeniden hesaplanıyor..
Evet, burada durum böyle. Fırsat buldukça yine yazacağım. Selam ve dua ile. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder