23 Haziran 2011 Perşembe

2 milyon 826 bin PKK esiri!

12 Haziran 2011 seçimlerine kadar bazıları AK Parti'ye oy verenlerin özgür akılları ile bu eylemi gerçekleştirdiklerine inanmadı.
Onlara göre bu kişiler satılmışlardı.
Oylarını bir kilo pirince, bir çuval kömüre, bir çeyrek altına satan...
Bidon kafalılar...
Aptallar...
Göbeğini kaşıyanlardı!
Bu tür kişilerin sayısı 12 Haziran'da 21 milyona dayanınca söz konusu kişiler (11 milyon kadar!) önce kısa bir şok geçirdiler, sonra kendi artan oylarına baktılar, sonra 21 milyon oya baktılar ve "şakırt" diye düştü!
Ne düştü?
Jeton...
Bu kadar insanın oyunu iki kilo bulgura satmayacağına sonunda inanıldı. Hayal kırıklığı yaşansa da eskisi kadar gerginlik hissedilmemeye başlandı.
"Demokrasi galiba böyle bir şey" diye kendi kendine ikna süreci başlatıldı.
Ama iş işten geçti. İktidar olmak imkânsız değil ama çok zor. Çünkü AK Parti'yi AK Parti yapan ilk başta kendisi değil kendi halkını "satılık" sanan bu zihniyet!
AK Parti zaman içinde bu "yasakçı" zihniyet sayesinde özgürlüklerden yana söylemiyle, yaptıklarıyla geleceğin seçmeni için bile daha çekici hale geldi.

Buradan 2011 yılında BDP'ye verilen 2 milyon 826 bin oya gelirsek...
Kendine "bidon kafalı" denen AK Parti seçmeni dahil olmak üzere bu insanlara nasıl bakıyoruz?
PKK tetikçisi, PKK satılmışı, düşman, hain, bölücü, terörist!
Söyler misiniz yaklaşık 3 milyon kişinin terörist olması mümkün mü? Aynı AK Parti seçmenine bakışımızı değiştirdiğimiz gibi üç milyona bakışımızı da değiştirmemiz şart!
PKK'ya öfkemiz 3 milyonun demokratik isteklerine karşı bizleri kör etmemeli. Bu insanlar bir şey istiyorlar, bu insanların demokratik talepleri var. Onlara kulak vermek lazım.
Bırakalım Meclis'te demokratik mücadelelerini yapsınlar. Kaldıralım demokrasiye engel olan "Terörle Mücadele" gibi taş devri yasalarını, düzenleme yapalım, PKK özgürlüklerin denizinde boğulsun.
Şu an itibariyle yaşadığımız kaostan kurtulmak istiyorsak önce nasıl 21 milyon AK Partili'ye, nasıl 11 milyon CHP'liye, nasıl 5.5 milyon MHP'liye "normal" diye bakıyor ve isteklerine saygı duyuyorsak, 2 milyon 826 bin BDP seçmenini de "normal" diye bakmayı öğrenmeliyiz.
Uyarıyorum. Aksi durumda Türkiye çoook zaman kaybeder!
Biz 3 milyon BDP seçmeniyle de aynı sudan içmemiş miydik?
Niye?
Hatip Dicle ile ilgili YSK kararı ne kadar saçma ise Haberal ve Balbay ile ilgili karar da o kadar saçma... Madem milletvekili olamayacaklardı niye onları listelerde tuttuk? Biri bana mantıklı bir açıklama yapabilir mi?
Çekirgelik
İnsanlar konuşurken dinle ama iyi dinle. Çoğu insan hiçbir zaman dinlemez. E. HEMINGWAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder