Bu işin böyle sonuçlanacağı belliydi.. Herkes numara yapıyor..
Herkes milli irade yok sayılıyor, olmamalıydı diyerek demokrat havaları basıyor..
Yargıtay’ın mahkûmiyet kararından sonra Hatip Dicle’nin milletvekili olamayacağı gün gibi ortadaydı..
Herkes üzerine yattı..
Seçim öncesi mesele olmasın diye kimse ses etmedi.. Kimse o kararı görmek istemedi..
BDP’liler de..
Oysa, Anayasa açık, Siyasal Partiler Yasası açık..
Eee..
YSK ne karar verecekti?
Ne karar vermesi bekleniyordu..
Memleketin durumunu göz önüne alarak bir süre anayasa ve yasayı askıya aldık demelerini mi?
*
Biliyorum, siyasiler YSK’yı döverek bu işten sıyrılmaya çalışacak.. Biliyorum, yargı oligarşisinin son oyunu denecek..
Değil!..
O yasaları siz koydunuz.. Veya siz değiştirmediniz..
Koskoca referandum yaptık, o maddeyi de değiştirmek siyasetçilerin aklına gelmedi mi?
Gelmediyse şimdi ah vah demek, iyi olmadı yorumunu yapmak rol kesmektir..
*
Haa, YSK’nın suçu yok mu?
Var; kabahatin büyüğü onlarda.. Yargıtay, Hatip Dicle hakkındaki kararını seçimden önce bildirmedi mi?
Bildirdi..
YSK neden seçimden önce karar almadı.. Aradan geçen 20 günde ne değişti?
Hiç..
Peki seçimden önce niye karar vermediler?
Arıza çıkar diye mi?
Eğer öyleyse durum daha da vahim..
*
Gelelim sadede..
Olan oldu yapılacak bi şey yok diye üstüne yatamayız.. Bağımsızların bu şartlarda biz de yemin etmiyoruz demesinin de bir anlamı yoktur..
Meseleyi çözmez..
Anayasa değiştirilir, yasa değiştirilir, altı ay sonra Hatip Dicle’ye özel seçim yapılır, olur biter..
Olur mu demeyin..
Erdoğan’ın mağduriyeti böyle giderilmedi mi? Erdoğan’a hakkı bu şekilde teslim edilmedi mi?
O halde..
Dicle’ye Erdoğan formülü tek çözümdür..
Liste CHP’lisi!
CHP yöneticilerinin demeçlerinden anladım ki..
Seçim döneminde yeterince çalışmamışlar.. Herkes birbirini suçladığına göre ortada problemli bi durum var demektir..
Kavga, mücadele iktidara gelmek değil, listeye girebilmek demektir..
Aday olursam şahane, olamazsam tu kaka meselesidir..
O zaman..
CHP yönetiminin atacağı belli; liste CHP’lisi kavramını çöpe atmak..
Bu anlayışı söküp atmak..
*
Durum bundan ibaret değilse.. Liste hazırlamada amiyane tabirle babamızın çiftliği muamelesi yapılmışsa hesabı sorulacak yer kurultaydır..
Hangisi doğrudur bilmem..
Ama bi sıkıntı var belli..
Yüzde 50 meselesi
Dünkü yazımı gördünüz mü?
Yüzde 50 işte böyle oldu başlıklı olanı.. Yoksulların, hadi dar gelirlilerin diyelim, neden iktidar partisine yöneldiğini analiz etmiştim..
Beklediğimin ötesinde cevap geldi.. Posta kutum doldu taştı..
Evet kardeşim Ak Parti’ye verdik diyenlerden anladım ki saptamam doğru..
Yanlış yorumlayanlara şunu da belirteyim..
21.5 milyon oy verenlerin tamamı yoksul değil ki.. Yüzde 10’u desek kabaca 2.1 milyon oy eder, yüzde 20’si desek 4.3 milyon oy eder..
Az mı?
Zaten mesele bu değil.. Mesele yoksulun neden iktidardaki partiye yöneldiği.. İktidarı değiştirmeye çalışmaması, tam tersi korumaya çalışması..
Üzerinde çalışılması, kafa yorulması gereken bi durum değil mi?
21.5 milyonun içinde tabii ki orta hallisi de var, varlıklısı da.. İdeolojik bakanı da var, hizmet odaklı düşüneni de..
*
Bildiğim şudur..
Yoksulun yoksulluğunu meşrulaştırmaya çalışması tez konusudur..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder