8 Haziran 2011 Çarşamba

Allah Resmi İdeoloji Çılgınlarına Fırsat Vermesin

ALLAH Ergenekonculara, resmi ideolojiyi putlaştıranlara, vesayetçilere, Derin Güçlere (DG) fırsat ve imkan vermesin. Ellerine fırsat geçerse Müslümanların hali duman olur. Bendeniz hayatım boyunca onlardan çok çektim. İnançlarımdan, düşüncelerimden, görüşlerimden, haklı tenkitlerimden dolayı bana çok eziyet edildi.
Allah bu devletin, bu halkın, bu ülkenin başından resmi ideoloji ve vesayet belalarını kaldırsın.
Her darbe başımıza bir balyoz gibi indi.
27 Mayıs 1960... 12 Mart 1971... 12 Eylül 1980... 28 Şubat...
Gençler bilmez, bu Müslüman millet neler çekmedi ki...
Beş kişi bir evde toplanır, yatsı namazı kılar, ardından tesbih çeker, dini risaleler okur, ev basılır, Müslümanlar caniler gibi yakalanır, götürülür ve tutuklanır.
Din ve dünya birbirinden ayrılmaz diye bir yazı yazmıştım. Ağır Ceza Mahkemesine verildim, iki yıl hapse mahkum oldum, ilaveten hapis cezasını çektikten sonra Çanakkale'ye sürgün cezası da vermişlerdi...
Resmi ideoloji bu memlekette Cumhuriyet'ten sonra on binden fazla tarihi camiyi, tekkeyi, medreseyi, taş mektebi, imareti, vakıf binasını yıkmış, satmış, kiraya vermiş, başka amaçlar için kullanmıştır.
Ülkemizdeki tarihi İslam kabristanları vandalca, yamyamca, vahşice, düşmanca, domuzca tahrip edilmiştir. İslam kabristanlarını düzlemişlerdir ama Bülbülderesi'ndeki Selanik Avdetileri mezarlığı titizlikle, hassasiyetle korunmuş, bir taşına bile dokunulmamıştır.
Resmi ideoloji halkımızın dilini kesmiş, Türkçenin canına okumuştur.
Resmi ideoloji halkı yabancılaştırmak için elinden gelen haksızlığı ve baskıyı yapmıştır.
Resmi ideoloji yapay ve sahte bir tarih üretmiştir.
İstiklal Mahkemelerinin zalimane kararlarıyla binlerce din hocası, şeyh, derviş, Müslüman şehid edilmiş, ocakları söndürülmüştür.
Düzmece Menemen vak'ası ile ülkede terör kasırgaları estirilmiştir.
Din hocası yetiştiren bütün mektepler, medreseler ve fakülteler kapatılmıştır.
Yıllar boyunca Müslümanların hacca gitmesi engellenmiştir.
Yine uzun yıllar boyunca Ezan-ı Muhammedi okunması yasaklanmış, okuyanlara korkunç zulümler yapılmıştır.
Dini gazete ve dergi çıkarttırılmamıştır.
Basında dinden bahs eden yazı yayınlanması yasaklanmıştır.
Hatta bir ara, halkı zorla Protestan yapmak fikri ortaya atılmış, Kazım Karabekir Paşa'nın "Halk bizi parçalar" demesi üzerine bu çılgın proje uygulamaya konulmamıştır.
Bütün evliyaullah ve ecdat türbeleri kapatılmıştır.
Vakfiyesinde "Benim bu camimi camilikten çıkartacakların üzerine Allah'ın ve meleklerin laneti olsun..." yazılan büyük cami ibadete kapatılmıştır.
Resmi ideolojinin Müslüman halka yaptığı zulümleri kısaca sıralamaya kalksam günlerce yazmam gerekir.
Türkiye Ortadoğu'nun Japonya'sı olabilecekken, hatta ondan ileri gidebilecekken resmi ideoloji yüzünden geri kalmıştır.
Resmi ideoloji toplumu yabancılaştırmıştır.
Resmi ideoloji milli kimlik ve kültürü, toplumsal barış ve uzlaşmayı berhava etmiştir.
Bendeniz, suçlu olduğu adil kanunlarla ve adil mahkeme kararlarıyla sabit olmayan hiç kimseyi peşinen suçlu kabul etmem. Lakin Ergenekon'dan nefret ediyorum. Resmi ideolojiden nefret ediyorum. Vesayet rejiminden nefret ediyorum.
İnsanların en temel ve kutsal hakkı din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak, çocuklarını kendi dininde yetiştirmek, dinini ayakta tutmak için din eğitimi yapmak hakkıdır.
Çoğunluğu oluşturan Türkiye Müslümanlarının bu haklarını çiğneyen herkes zalimdir, merduttur, haindir. Açın evrensel insan hakları ve hürriyetleriyle ilgili beyannameleri, sözleşmeleri, metinleri, hepsinde din ve inanç hürriyetinin öncelikle yer aldığını göreceksiniz.
Halk çoğunluğunun kabul etmediği, milli kimlik ve kültüre aykırı olan, insan hak ve hürriyetleriyle çatışan bir ideolojiyi Müslüman bir millete din gibi dayatmak çok büyük bir zulümdür.
Bugün bu memlekette büyük bir Kürt problemi ve krizi varsa resmi ideoloji yüzündendir.
Resmi ideoloji meftunları Türklerle Kürtleri birbirlerine düşman etmek, kan döktürmek, ülkeyi allak bullak etmek, devletin temellerini dinamitlemek için her habaseti yapmıştır ve yapmaktadır.
1984'ten bu yana gerilla savaşının tozu dumanı içinde yüz milyarlarca liralık uyuşturucu trafiği, ticareti, kaçakçılığı yapmışlardır.
Bu ülkenin, bu halkın, bu devletin huzuru, dirliği, birlik ve beraberliği, saadeti, güveni, iç barışı, toplumsal uzlaşması için Kürt meselesinin adilane, kalıcı bir şekilde çözülmesi gerekmez mi? Gerekir ama onlar istemiyorlar bunu.
Resmi ideoloji hastaları ne diyor:
Halkın yüzde doksan çoğunluğu bizim istemediğimizi istese, o şeye izin vermeyeceğiz!..
Gerekirse bin yıl baskı yapacağız!..
Biz ne kadar din ve inanç hürriyeti verirsek, bununla yetineceksiniz, daha fazlasını istemeyeceksiniz!..
Bizim verdiğimiz din hürriyetinin ötesi irticadır!..
Biz halka Müslümanlığı yasaklamadık ama bizim istediğimiz şekilde ve kadar Müslüman olacaksınız!..
Çocuklarınızı milli kimlik, kültüre göre değil, bizim dayattığımız resmi ideolojiye göre yetiştireceksiniz.
Asıl olan resmi ideoloji ve ...zmdir, din hürriyeti ondan sonra gelir.
Onlar gerçek cumhuriyetin de canına okumuşlar, cılkını çıkartmışlardır.
Bir 1923'te, İstiklal savaşından sonra kurulan cumhuriyete bakınız, bir de bunların cumhuriyetine.
Egemenlik kayıtsız şartsız halkındır diye diye milli iradeyi, milli kimlik ve kültürü çiğnemişlerdir.
Ülkemizde Nazi Almanya'sına ve Sovyet rejimine paralel ideolojik bir tek parti rejimi kurmuşlardır.
Onların seçim sistemine bakınız:
* Bir tek parti vardır.
* Adaylar merkezde tesbit edilir.
* Birinci seçmenler ikinci seçmenleri seçer.
* İkinci seçmenler merkezden gelen seçim pusulalarını sandığa atar.
Sahte cumhuriyetçiler sadece Sünni Müslümanları ezmemiştir.
Alevilerin canına da okumuşlardır.
1944'te ırkçı yaftasıyla milliyetçilere ve Türkçülere kan kusturmuşlardır.
Onların Altın Çağında bu ülkede yol yoktu, su yoktu, çalışanların sosyal güvencesi yoktu, adalet yoktu. Onlar bir korku rejimi kurmuşlardı. Diktatörlüklerinin en koyu ve amansız günlerinde Şark Fatihi Kazım Karabekir Paşa ev hapsindeydi.
Onların Türkiyesi'nde verem, sıtma, frengi kol geziyordu.
1943'te İstanbul'da Sultanahmet camii asker deposu yapılmıştı.
Ben eski günleri hatırlıyorum, halkın büyük bir kısmının ayakkabısı bile yoktu. Köylüler çarık giyiyor, çarık bulamayanlar yalın ayak geziyordu.
Türkiye'nin halk, ülke ve devlet olarak önünün açılması ve geleceğinin garanti altına alınması için resmi ideoloji heyulasının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Resmi ideoloji özelleştirilmeli, resmi olmaktan çıkartılmalıdır.
İnanan inansın, inanmayana baskı ve zulüm yapılmasın.
Çoğunluğu oluşturan Türkiye Müslümanları, İngiltere'de yaşayan Müslümanlar kadar insan haklarına ve hürriyetlerine, din inanç ibadet ve inandığı gibi yaşamak serbestliğine sahip olmalıdır.
Resmi ideoloji hastaları ve çılgınları çoğunluğa hak tanımıyor.
Onlar Müslüman çoğunluğa sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, parya, zenci muamelesi yapıyor.
Onlar çoğunluğun temel hak ve hürriyetlerini kısıtlıyor ve ihlal ediyor.
Onlar, kendileri azınlık olduğu halde, çoğunluğa azınlık muamelesi yapıyor.
Müslüman bir kadın ve kız isterse başına eşarp örter, isterse çarşaf giyer, onlara ne!..
Onlar şu anda öfkeden ve kinden çılgına dönmüş vaziyettedir.
Ellerine fırsat ve imkan geçerse yapmayacakları yoktur.
Müslüman halk çoğunluğu bunu bilsin ve ayağını denk alsın.
Artık baskılar, tabular, vesayetler devri sona ersin.
Erdem, hukuk, milli kimlik ve kültür üzerine kurulu gerçek bir cumhuriyet istiyoruz.
Milli barış ve uzlaşma istiyoruz.
Saçma sapan çağdışı bir ideolojinin darbeleri altında kahr olmak istemiyoruz. Egemen azınlıkların Müslüman çoğunluğu ezdiği bir rejim istemiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder