Sandıklar kapandıktan sonra her yandan ve her meşrepten telefon yağmaya başladı... Ama genel seçim sonuçlarının ne olacağına ait daha ciddi bir genel tabloyu saat yediye doğru gördük...
AK Parti’nin oyların neredeyse yarısını aldığı, CHP’nin dörtte birini, barajı rahatlıkla geçen MHP ile BDP’nin de geri kalan kısmını paylaştığı bir tablo söz konusuydu...
Kısacası Anadolu ihtilali sosyolojik olarak sürüyor...
Şimdi mesele bunun siyasi açıdan doğru yorumlanıp hayata geçirilmesi...
***
Genel seçimlere 15 parti katıldı ama dört partili bir Meclis ortaya çıkacak...
On bir parti silindi...
Ve bu partilerin çok büyük ölçüde oyları AK Parti’ye gitti...
AK Parti’nin hizmetlerinden memnun kendi geniş tabanı yanında, referandumda daha önce diğer partilere dağılmış olanlardan topladığı değişim oylarının da bu partiye gittiği anlaşılmakta...
CHP ise bir yanıyla nispeten daha ileri, diğer yanıyla Ergenekon’a bağlı olmanın sonucu, istenilen oy artışına ulaşamamış görünmekte...
Türkiye’nin en önemli konusu olan ‘Kürt sorunu’ ve üzerine oynanan oyunlar, varlığını ‘anti-BDP’ söylem üzerinden götüren MHP’yi diri tutmuşa benzemekte... Bu açıdan AK Parti’nin, MHP oylarına yönelik siyasetinin başarılı olmadığı da açık.
BDP ise bu seçimden, AK Parti’nin de ekmeğine yağ sürmesi sonucu, ‘gerginlik’ siyasetinden kazançlı çıkarak, bölgede yerel iktidar konumunu pekiştirmiş gözüküyor...
Seçim esnasında bölgenin sıkıştırıldığı çatal, ‘din mi, ırk mı’ sorusunda somutlaştı...
Bölge böyle bir soru karşısında ‘ırk’ tercihini daha öne alıyor...
Umarım sıra, büyük acılar yaşanmadan ve vakit çok geçmeden ‘vatandaşlık hukukuna’ da gelir...
***
Seçim sistemi artan oylarla, kazanılan milletvekilliği arasında paralel bir gelişimi engellemekte...
AK Parti’nin oyları arttı ama milletvekili sayısı azaldı.
BDP de Diyarbakır’da ve bölgede oylarını ikiye katladı ama çıkardığı milletvekili o oranda artmadı.
***
Bence, tablonun ortaya çıkardığı en önemli sonuç, toplumsal değişim talebinin AK Parti’ye kilitlenmiş olması...
İki dönemdir başlayan değişim ve dönüşüm sürecini AK Parti’nin kurumsallaştırarak daha öteye götüreceği beklentisi de, talebi de, umudu da çok yüksek. Aşağı yukarı toplumun yarısı bunu beklemekte...
Umarım AK Parti bu beklentiyi ve umudu boşa çıkarmaz...
***
Ülkeyi daha ileri noktaya götürmenin yolu, keyfi ve kişisel hesaplara sırt dönerek, ‘demokratik ilkeler’ üzerinden ‘değişime’ öncülük etmekten geçiyor...
Bu noktada eğer ‘ilkeli değişim’ tercih ediliyor ise AB’nin teknik reçeteleri pusula olabilir, olmalıdır da...
***
Öte yandan AK Parti’nin tek başına anayasa yapma imkânı olmayacak.
Bu belki de, Türkiye’nin geleceği ve değişim taleplerinin her şeyin önünde seyretmesi açısından sağlıklı bir durum da olabilir...
***
Biz siyaseti hep siyasetçiler üzerinden okumaya alışmışız...
Ama siyaset toplumsal değişim talebinin kişileştirilmiş halidir...
Siyaset kurumunda yaşanan tüm sevinçler de, tüm acılar da o toplumsal resmi anlamak ya da algılamamak arasında ortaya çıkar...
Tabii bir de buna hep vurguladığımız ‘zamanın ruhu, tarihin temposunu’ da ilave etmek gerekir...
***
Seçim geride kaldı.
Seçim sonrasının en acil sorunu ise Kürt sorunu...
Bu tablodan bu büyük ve acil soruna, Suriye’deki gelişmeleri de göz önünde bulundurarak nasıl bir çözüm bulunacak?
Beklenti ve umutların ilk cevabı bu süreçte netleşecek...
Tabii bunlar ilk ve genel değerlendirmeler.
Önümüzdeki günlerde daha derin ve nitelikli analizler yapabileceğiz.
Gelişmeleri beraberce değerlendireceğiz...
Seçim sonuçları Türkiye’ye hayırlı olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder