12 Haziran 2011 Pazar

Bütün yasaklar yasaklanmalı

Bu yazıyı herkesin 'tarihî' bulduğu bir seçimin yapıldığı gün okuyorsunuz; oysa yazının içinde tek bir partinin ismi bile geçmeyecek.

Seçim günü belli bir saate kadar vatandaşın tercihini etkileyebilecek yayın ve yorum yapmak yasak çünkü...
İki aya yakın bir süreyi partisini desteklemek amaçlı toplantılara katılarak geçirmiş kişilerin yakınlarıysanız, yasalarla başları derde girmesin diye onları evlerine hapsetseniz akıllıca bir iş yapmış olursunuz; bakarsınız eline parti flaması alır, yakasına rozet takar, liderinin adını, kampanya şarkısının mısralarını telâffuz etmeye başlar...
Hepsi yasak bunların, hepsi yasak...
Sandığa yansıyacak oy oranlarını merak edenler kamuoyu araştırması yapan şirketlerin son çalışmalarının sonucunu öğrenemiyorlar; yasa koyucu, anket yayınını seçimden bir hafta önceye kadar serbest bıraktı, sonrasında yasak... Şirketler partiler için anket yapmaya devam ediyorlar, siyasete yakın duran yerli-yabancı kurumlar da öyle... Parti yöneticileri, anket yapan şirketlere erişimi olanlar, son durum hakkında bilgi alabiliyor elbette; ancak vatandaşın bunları öğrenmesine izin yok...
O yasak, bu da, öteki de yasak...
Yasakların evrensel tedbirler olduğunu sanmamanız için bir uyarıda bulunayım: Yıllar önce bir genel seçimi Yunanistan'da izlemiştim ve partilerin sandık başında davul zurna eşliğinde düzenledikleri tantanalı gösterilere şaşırmıştım. ABD'de çok seçim izledim; ülkenin doğusunda sandıklar açılınca sonuçlar ekranlara hemen yansıdığında batıdaki eyaletlerde hâlâ oy kullanılır...
'Çıkış anketi' denilen bir yöntemle, her seferinde doğru sonucu verdiği için 'örnek' olarak tespit edilmiş bir seçim çevresinde hangi sonucun alındığı, bütün ülkede insanlar henüz oy kullanırken ilân edilir ABD'de...
ABD'de ve pek çok Avrupa ülkesinde son ana kadar propaganda yapılması serbesttir. Partilerin hevessiz taraftarlarını veya sandık başına gidemeyecek durumdaki engelli vatandaşları araçlarıyla oy kullanma mahalline götürmeleri teşvik edilir.
Bizde o günü bir bayram havası içerisinde geçirmeyi engelleyen seçimle ilgili ne kadar yasak varsa, onların hepsi, ileri demokrasiye sahip ülkelerde serbesttir.
"Vatandaşı etkilerden koruyalım" ince düşüncesiyle konulmuş yasaklardır bunlar; oysa seçimde partilere vatandaşı etkileme izninin sandığa gidene kadar tanınması daha makuldür. Kime oy verileceği kararlaştırılırken, son dakikaya kadar, elin altında her türlü veri bulunsun ister demokrasiler...
Ülkemizin doğusunda sandıklar erken açıldığı için biz TV stüdyosunda oturanlar pek çok ilde saat 17.00'den itibaren hangi partinin önde gittiğini bileceğiz; saat 19.00 olduğunda eğilim kendini iyice belli edecek... Ancak sizler, eğer Yüksek Seçim Kurulu insafa gelip yasağı daha erken bir saatte kaldırmazsa, olan bitenden 21.00'e kadar habersiz kalacaksınız...
Evet, böyle de bir 'yasak' var çünkü...
Teknolojinin gelişmediği, iletişim ve ulaşımın çok kötü olduğu, medyanın tek etkileme aracı sayıldığı dönemlerin mirası olan bu yasakların artık kaldırılması zamanı gelmedi mi dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder