7 Haziran 2011 Salı

Güzel bir örnek

08 Haziran 2011 Çarşamba

İngiliz destekli Suud Ailesi 1880 yılından itibaren Osmanlı destekli El-Raşid Ailesi'ne karşı savaşır. Bu savaşta Suud saflarında yer alan gönüllülerin ve paralı askerlerin adı 'İHVAN' idi. Durumun kötüleştiğini gören İttihatçılar, 1911'de İngilizlerin de oyununa gelerek Sultan Abdülhamit'in İstanbul'da gözetim altında tuttuğu Şerif Hüseyin'i Mekke'ye Emir olarak gönderir. 1915'te ise İngilizlerle işbirliği anlaşması imzalayan Suud Ailesi giderek güçlenir ve Osmanlıları sıkıştırır. Bununla yetinmeyen İngilizler bu kez Haziran 1916'da Şerif Hüseyin'i de oyuna getirerek Osmanlı'ya karşı ayaklandırır. İngilizler Şerif Hüseyin ve yandaşlarına ''Sizi Osmanlı'dan kurtaracağız ve bağımsız olmanızı sağlayacağız'' demişti. Şimdi ise aynı İngilizler klasik dostları Fransızlar ve Büyük Patron ABD, Araplara 'Size demokrasi getireceğiz' diyorlar. 1916'da Şerif Hüseyin'i aldatarak Osmanlı'ya karşı ayaklandıran İngilizler bir yıl sonra Fransızlarla birlikte bölgenin yeni haritalarını çizerek Filistin'i dünyanın dört bir yanında yaşayan Yahudilere bir vatan olarak verdiler. İngilizler Suud Ailesi ile işbirliğini sürdürerek Şerif Hüseyin'e kazık atmaya devam eder ve onu Suudi Arabistan'dan alarak Ürdün'de yerleştirir. Ama başka bir proje için onun üç oğlunu Ürdün, Suriye ve Irak'a kral tayin ederler. Böylece Suud Ailesi İngilizlerin desteğiyle Suudi Arabistan'ın tümüne hakim olur ve o gün bugündür bu coğrafyanın en tehlikeli yönetimi olur. Yani son 100 yıldır bu coğrafyada yaşanan HER ŞEYİN arkasında, yanında ve içinde hep Suud Ailesi vardı ve var. Böyle bakıldığında son dönem Arap ülkelerinde yaşanmakta olan ayaklanma ve devrimlerin anlamı bir başka olur. Bu nedenle Bin Ali Suudi Arabistan'a gönderilir. Bu nedenle Suudi Arabistan'dan nefret eden Yemen Başkanı Salih mecburen Suudi hastanelerinde ameliyat olmak zorunda bırakılır. Bu nedenle Suud yönetimi Mübarek'in Mısır dışına kaçmasına yardımcı olmayan Başkan Obama'ya kızar ama yine de çaresiz sesini çıkaramaz. Anlatılacak çok şey var ama Türkiye'yi ilgilendiren boyut çok daha enteresan. Var oldukları andan itibaren Osmanlı'dan ve Türklerden nefret eden Suud Ailesi şimdi de Türkiye'nin  'laik, demokrat ve ılımlı İslami' modelinden rahatsız ama aynı zamanda çelişkiler içinde ne yapacağını ya da nasıl davranılması gerektiğini bilmemektedir. Çünkü kendi ideolojisi gereği bölgedeki Vahabi-Selfi tüm örgüt ve güçleri destekleyen Suud Ailesi ABD'nin telkin ve talimatları gereği Müslüman Kardeşler türü daha ılımlı İslamcılara da destek vermekten geri kalamamıştır. Bu çelişkiyi fırsat bilen Katar'daki El-Sani Ailesi ki 100 yıl önce Suud Ailesi ile savaşan El-Raşid Ailesi'ne benziyor, El-Cezire televizyonunu da kullanarak ayaklanma yaşamakta olan Arap ülkelerinde 'Müslüman Kardeşler' türü ılımlı Müslümanların bir ABD projesi içinde iktidara gelmesi için mücadele ediyor. Libya olayında başlangıçta Türkiye karşıtı yayın yapan El-Cezire ani bir şekilde dönüş yapar ve apar topar Erdoğan belgeseli hazırlayarak hemen yayına sokar. Amacı Türkleri kandırmak ve Türkiye modeli üzerinden Suud Ailesi'ni sıkıştırmak. Özetle bölgedeki tüm kargaşada Türkiye başından beri hedef seçilmiş ve Türkiye üzerinden herkes kendine göre hesap yapmaktadır. Benden söylemesi ne Suud ne de El-Sani ailelerine asla güvenilmez. Onlar çok tehlikeli. Libya ve Yemen'deki iç savaşta onlar ve onların medyalarının büyük payı var. Suriye'deki olayların tümünde de onlar var. Suudi Arabistan'dan yayın yapan ultra dinci televizyonlar her gün Suriyelileri sokaklara döktürmekte ve onları kanlı eylemlere yönlendirmektedir. Ultra dinci silahlı militanlar provokasyon yapmakta, güvenlik güçlerine ve devlet kurumlarına ateş etmekte ve devletle işbirliği yapan herkesi tehdit etmektedirler. Özetle ülkede inanılmaz bir terör dalgası estirmektedirler. Katar'ın El-Cezire ve Suudilerin El-Arabiye televizyonları ise bunları görmezden gelmekte ve önceki gün dinci çeteler tarafından öldürülen 120 güvenlik görevlisiyle ilgili haberi bile vermemektedir. Bu iki ve benzeri televizyonlar (France-24,BBC-Arapça ve CIA'in El-Hurra) İsrail'in Golan'da öldürdüğü 25 Suriyeli ve Filistinli ile ilgili haberi bile küçümseyerek verdiler. Çünkü bu iki aile, Körfez'deki diğerleri gibi hem korkak hem de çok tehlikeli. Keşke birileri onlara 'Emeğimi ve inançlarımı Amerikan dolarlarına satmam'' diyen mert insan Volkan Konak'ı anlatsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder