10 Haziran 2011 Cuma

Seçim sonrası

11 Haziran 2011 Cumartesi

Temmuz 2007 seçimleri öncesinde olduğu gibi şimdi de yazıyorum: Suriye ve Irak'taki olası gelişimleri de göz önünde bulundurarak önümüzdeki dönemin en önemli konusu Kürt sorunudur. Kürt sorunu BDP ya da PKK ile çözülecekse o zaman Öcalan'ın serbest bırakılmasının dışında hiçbir formül yok ve olmayacaktır. Yani PKK ve BDP, formülü ne olursa olsun Öcalan serbest kalmadan hiçbir çözümü kabul etmeyecektir. Yani özerklik ya da federal formüller Kürtlerin ilgilendiği sonraki konulardır. Bu nedenle BDP'li bağımsızların oylarını artırarak 30 civarında kişi ile Meclis'e girmeleri Öcalan'ın moralini yükseltecek ve devletle olan pazarlığında elini güçlendirecektir... Öcalan böyle bir avantajı yakalarsa Batı ile konuşmalarında da daha güçlü olacak ve isteklerinin sınırlarını biraz daha ileriye taşıyacaktır. Suriye'de ise Libya benzeri bir iç savaşın çıkması ve oradaki Kürtlerin bu durumdan yararlanamaya kalkışması Öcalan'a artı bir güç katacaktır. Çünkü Suriyeli Kürtler arasında da Öcalan oldukça etkili ya da en azından yoğun sempati ve desteğe sahip. İşlerin giderek kötüleştiği Irak'ta ise Amerikan askerlerinin çekilme takvimine paralel kargaşa artarsa Türkiye'deki Kürt sorununun gidişatı daha da karmaşık bir hal alacaktır. Tüm bunları seçimlerden sonra konuşuruz.
Seçim sonuçlarından etkilenecek bir diğer konu yeni anayasa ve ona bağlı olarak Başbakan Erdoğan'ın hesapları. AK Parti'nin birinci parti olarak çıkacağı seçim yarışında önemli olan bu partinin 12 Eylül referandumu, 2009 yerel ve 2007 genel seçimlerinde aldığı oylarla karşılaştırmalı olarak nasıl bir oy oranını elde etmesidir. Yani yarınki seçimlerin sonucu bu üç oylamaların ortak bir paydasını oluşturacaktır. Bu paydanın rakamsal hesabının Meclis'e oransal ve sandalye olarak yansıması AK Parti'nin siyasal ve ideolojik geleceği açısından da çok önemlidir. Daha açık olarak bu seçimlerde AK Parti'nin alacağı oylar ve kazanacağı sandalye sayısı bu partinin İKTİDAR geleceğini belirleyecektir. Yani olay 330-367 hesaplarından çok geleceğe dönük moral güçle ilgilidir. Bu gücü belirleyecek faktörlerin başında da halkın AK Parti'ye teveccühünün yanı sıra MHP'nin Meclis'e girip girmemesiyle de ilgilidir. Çünkü AKP'nin sayısal ve siyasal gücü ile Kürt sorununun çözüm ya da çözümsüzlüğü büyük ölçüde MHP'nin seçimde elde edeceği sonuca da bağlıdır. Seçim sonrasında AKP ve dolaysıyla Türkiye'nin geleceğini etkileyecek bir diğer faktör bölgedeki gelişmelerdir. Çünkü AK Parti'nin olası yükselişi ya da gerilemesi Batı'nın Ankara ile ilgili tüm hesaplarını etkileyecektir. Daha açık bir ifadeyle Washington, Tel Aviv ve Batılı başkentler bölgesel hesaplarında AK Parti'nin seçimlerde alacağı oyları ve Türkiye içindeki gücünü göz önünde bulunduracaklardır. Durum böyle olunca AK Parti için yapılan hesaplar doğal olarak Türkiye'nin yakın ve orta vadede geleceğini de etkileyecektir. Özetle ben seçim sonuçları kadar seçim sonrasında kurulacak hükümetin bu sonuçlardan yola çıkarak dış politikada nasıl davranacağını merakla bekleyeceğim. Çünkü bu davranışlara karşı Batı'da gelişebilecek olumlu-olumsuz tepkiler, aynı zamanda AK Parti'nin geleceğini büyük ölçüde etkileyecektir. Bunun nasıl olacağının ilk sinyallerini yarın gece sonuçlar açıklandığında göreceğiz. Ama fotoğrafın tümünü görmemiz için başta Suriye olmak üzere bölgedeki gelişmeler karşısında AK Parti hükümetinin takınacağı tavrı beklememiz gerekecek. Bunun da fazla uzun süreceğini sanmıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder